Merkez Bankası’nın kritik toplantısı
Gözler ve kulaklar Merkez Bankası'na çevrilmiş durumda...
Perşembe günü saat 14'de hem faiz kararını hem de vereceği mesajları öğreneceğiz. Sanırım son yıllarda yapacağı en önemli toplantı bu olacak. Dolayısıyla Merkez Bankası Eylül toplantısını "gerekirse parasal sıkılaştırma artırılacak, her türlü araçlarla önlemler alınmaya devam edecek" gibi sözlü beklenti yönetiminin ötesine geçmek zorunda görüyor.
Merkez Bankası para politikalarında sadeleştirmeye gitmiş ve haftalık repo faiz oranını "politika faiz oranı" olarak ilan etmişti. Bir yerde daha önce uyguladığı daha kompleks yapıyı anlaşılır hale getirmişti.
İstikrarlı fonlama oranının yanı sıra bir de marjinal fonlama oranı kullanılıyordu.
Saat 16'dan sonra bankaların likidite ihtiyacını karşıladığı "geç likidite penceresini de" devreye sokarak ortalama fonlama oranını ayarlıyordu. Hatta ihtiyaç olmasına rağmen diğer faiz oranlarını artırmadığından çoğunlukla geç likidite penceresini kullanarak fonlama faiz oranını yüksek tutmaya çalışıyordu. Yani sağ kulağını sol eliyle gösteriyordu.
FONLAMA ORANI YÜKSELDİ
Merkez Bankası ağırlıklı ortalama fonlama oranını Mayıs sonunda yüzde 13,50'den yüzde 16,50'ye yükseltti. Haziran ortalarında yüzde 17,75'e, kurlardaki hareketlenmeden sonra da yüzde 19,25'e kadar çıkardı. Bir bilgi notu ekleyelim;
Merkez bankaları belirledikleri ortalama fonlama oranları ile piyasa faiz oranlarını da yönlendirmeye çalışırlar. Sıkılaştırmaya gittiklerinde faizleri yükselterek paranın maliyetini artırırlar ve kredi kanallarını mümkün olduğunca daraltmayı isterler.
Özellikle enflasyonun yükseldiği dönemlerde...
Son aylarda Merkez Bankası bu kontrolü tam olarak elinde tutamıyor. Bu yüzden kendi fonlama oranı ile piyasalarda oluşan faiz oranları arasında ciddi bir asimetri oluştu. Örneğin vade bitimine 2 yıl kalmış gösterge niteliğindeki Hazine tahvillerinin faiz oranı yüzde 24,50'lerde.
Banka kredi faiz oranları da oldukça yüksek seviyelere çıkmış durumda.
MERKEZ YÖNLENDİRMELİ
Açık bir şekilde ifade etmek gerekirse, Merkez Bankası politika faiz oranını yükseltmeyerek diğer piyasa faiz oranlarını dizginlemiş olmuyor. Piyasalar doğal olarak enflasyon oranını, risk primini ve kurlar gibi piyasa koşullarını dikkate alarak faiz oranlarını oluşturuyorlar. TL likidite ihtiyacı olan bir banka enflasyon üstünde, yani pozitif reel faiz vermezse mevduat toplayamaz. Zaten bunu talep edenler de tasarruf sahipleri. Alım güçlerini koruma güdüsüyle önündeki her alternatifi değerlendirmek istiyor. Hazine de tahvil ihraç ederken tahvil yatırımcılarının taleplerini göz önünde bulunduruyor. Hayır, ben bu faizi vermem derse o zaman planladığı tutarda ihraç gerçekleştiremez.
Ne yazık ki Merkez Bankası piyasaların gerisinde kaldı. Oysa piyasaların önünde proaktif rol oynamalıydı.
ÜÇ SEÇENEK VAR
Merkez Bankası şu algoritma üzerinden karar verecek. Birinci seçeneği faiz artırmamak... Çok düşük olasılık olmasına rağmen umarım bu seçeneği kullanmaz.
İkinci seçeneği faiz artırmak... Eğer artıracaksa yüzde kaç artıracak. Bu noktada 3 seçenek çıkacak Merkez Bankasının önüne... Birincisi piyasaların biraz gönlünü almak için 200-300 baz puanlık bir artış...
Yani politika faiz oranını yüzde 17,75'den 19,75-20,75'e çekmiş olacak. Bir yerde ağırlıklı ortalama fonlama oranına ulaşacak diyebiliriz. İkincisi şuan yüzde 19,25 olan ortalama oranı piyasa faizleri seviyesine çekeceği 475 baz puan artırım yapması. Üçüncüsü ise politika faiz oranı olan yüzde 17,75'i piyasa faizleri düzeyine çekeceği 600 baz puanlık bir faiz artırımına gitmesi. Şu gerçeği vurgulayarak yazımı sonlandırayım; faizlerin yüksek seviyelerde olmasının ekonomiye yaptığı tahribat bilinen gerçek. Keşke ekonomik koşullar faizleri zorlamamış olsaydı. Umarız en kısa sürede faizlerin aşağı çekilmesi gerektiğini de konuşuruz.
Ayrıntılar için lütfen tıklayın.
- Dolar hegemonyası zayıflatılabilir mi? (07 Eylül 2018)
- Enflasyonun yükselmesi kurları nasıl etkiler? (05 Eylül 2018)
- Kredi temerrüt takası riskin arttığını gösteriyor (31 Ağustos 2018)
- Kurların yüksek seviyelerde kalmaması gerekiyor (28 Ağustos 2018)
- Bayram sonrası piyasaların olası seyri (24 Ağustos 2018)