Merkez Bankası bekleneni yaptı
Merkez Bankası kritik toplantısından daha doğru önemli sınavdan olması gerektiği gibi çıktı.
Politika faiz oranını piyasa faiz oranlarına yükseltti. Aynı zamanda gerek görüldüğü takdirde ek sıkılaştırmaya gidebileceğinin sinyallerini de verdi. Merkez Bankası aldığı bu kararların gerekçelerinin tamamını da ana hedefi olan fiyat istikrarına dayandırdı.
Ama fiyat istikrarının bozulmasının temel nedenlerinden birisini de kurlardaki aşırı volatiliteye bağladı. İşte bu önemli bir nokta... Fiyatlama davranışlarının bozulması bu nedenle fiyatlamaların dövize endekslenmesi tercihleri doğal olarak Merkez Bankasını rahatsız ediyor. Zaten yüksek enflasyon sürecinin ekonomilere verdiği en yüksek tahribatlardan bir tanesi de gerek tüketimde gerekse tasarruflarda ulusal para yerine dolar gibi ana para birimlerine yönelimin artmış olmasıdır.
FİYATLAMA DAVRANIŞLARI
Merkez Bankasının son aylarda döviz kurundaki hareketlerin enflasyon üzerindeki etkisi konusunda yaptığı vurgu da dikkat çekici boyutta... Merkez Bankasına göre kurlar enflasyon hesaplamasında dikkate alınan ana grupların alt kalemlerine kadar bozucu etki yapıyor. Kur etkisinin yanı sıra fiyatlama davranışlarındaki bozulma halen sürüyor üstelik iç talebin zayıfladığı bir süreçte.
Merkez Bankası önce Nisan ayında 75 baz puanlık sıkılaştırmadan sonra iki faiz artırımı ile ilave 425 baz puanlık parasal sıkılaşmaya gitmişti. Mayısın sonlarına doğru yaptığı ara toplantıda, yine aynı gerekçelerle yani piyasalarda ortaya çıkan sağlıksız fiyat oluşumlarını ve aynı zamanda enflasyon beklentilerinde bir türlü yükselme yönünün kırılamamış olmalarını öne sürerek Geç Likidite Penceresi borç verme faiz oranını 300 baz puan artırmıştı.
Yine gerekçeler içine düzelmeyen genel fiyatlama davranışlarına dair riskleri de eklemeyi unutmayalım.
Kısacası Merkez Bankası kurlardaki yükselişin hem enflasyonu hem de fiyatlama davranışlarındaki bozulma yüzünden parasal sıkılaştırmanın artırılması tespiti yaptı ve bu bağlamda politika faiz oranını 625 baz puan yukarı çekti.
Geç likidite penceresinden de fonlaması sonrası yükselttiği ağırlıklı ortalama fonlama oranının da 475 baz puan üzerine çıkmış oldu.
ORTA VADELİ PROGRAM
Geç de olsa Merkez Bankası gereken aksiyonu almış oldu. Bu aksiyon ile kurların tansiyonu bir nebze düşecek.
Bu fiyat istikrarı açısından önemli...
Diğer önemli olan yansımayı da yabancı sermaye çekilmesinde gözlemleyeceğiz.
Özellikle yabancı borçların ve cari açığın çevrilmesi sorunu önümüzdeyken ve diğer gelişmekte olan piyasalarla rekabet kızışmışken daha da önemli oldu.
Tabi madalyonun diğer yüzü de var; faiz artırımı iç talebi dolayısıyla büyüme hızını olumsuz etkileyecek.
Çünkü Merkez Bankası bankalara daha yüksek maliyetle para vereceği için bankalar da bunu ister istemez kredi müşterilerine yansıtacaklar.
Merkez Bankasının aldığı bu aksiyonların hedefe ulaşması için Eylülde açıklanacak Orta Vadeli programla desteklenmesi hayati önem taşıyor. Umarız OVP'de para politikalarını destekleyen maliye politikalara yeterince yer verilir.
Ayrıntılar için lütfen tıklayın.
- Merkez Bankası’nın kritik toplantısı (11 Eylül 2018)
- Dolar hegemonyası zayıflatılabilir mi? (07 Eylül 2018)
- Enflasyonun yükselmesi kurları nasıl etkiler? (05 Eylül 2018)
- Kredi temerrüt takası riskin arttığını gösteriyor (31 Ağustos 2018)
- Kurların yüksek seviyelerde kalmaması gerekiyor (28 Ağustos 2018)