Küresel piyasa aktörleri gelişmekte olan ülkelerde kur ve faiz hareketlerinin yönü konusunda netler. Ancak hisse senedi piyasalarına yönelik beklentiler tam berrak değil.
2008 krizinden bu yana ciddi kazançlar sağlayan borsaların bundan sonra benzer olmasa da yukarı doğru yol alabilecekler mi sorusu tam anlamıyla yanıt bulamıyor aktörlerin zihninde... Türkiye piyasaları da yükselen piyasa kategorisinde olduğundan benzer algılar bizim için de geçerli.
Kısa vadede faiz oranlarının inebileceği marj fazla geniş görünmüyor.
Bunun iki temel nedeni var. Birincisi enflasyon... Talep enflasyonu yüzde 20'nin, maliyet enflasyonu ise yüzde 40'ın üzerinde seyrediyor. Enflasyonla Top Yekün Mücadelenin olumlu yansımasıyla yarın açıklanacak enflasyon verilerinin son rakamların biraz daha altında gelme olasılığı yüksek görünüyor. Yine de Merkez Bankası acele etmeyecek, düşüşün kalıcılığını sorgulamak isteyecektir.
Zaten bu hafta açıkladığı yılın son "Enflasyon Raporunda" yılsonu enflasyon beklentisini yüzde 23,5'e yükseltti.
İÇ BORÇ ÇEVİRME ORANI
İkincisi cari açığın finansmanı için yabancı sermayenin iştahının artırılması zorunluluğu... FED'in normalleşme yönünde attığı adımlar doğal olarak doları cazip hale getirdi, bunun karşısında gelişmekte olan ülkeler de hem ulusal paradan kaçışı engellemek hem de cari açıklarını finanse etmek için faizleri artırmak zorunda kaldılar.
Gösterge tahvil niteliğindeki vade bitimine iki yıl kalmış devlet tahvillerinin faiz oranı bir süredir yüzde 25 sınırında yatay hareket ediyor. Hazine dün önümüzdeki 3 ayın borçlanma miktarlarını açıkladı. Bu sürede 30,9 milyar liralık borç servisine karşın 31,9 milyar dolar borçlanmayı planlıyor Hazine... Yani yüzde 100'ün üzerinde bir iç borç çevirme oranı öngörmüş.
Kısacası faizlerde yılsonuna kadar dar bantta hafif dalgalanan yatay bir seyri bekleyebiliriz.
MERKEZ BANKASI ÇABALIYOR
Kurları yeniden makul seviyelere çekebilmek için Merkez Bankası önlemler almaya devam ediyor. Vadeli İşlemler Piyasasında dolar satışının yanı sıra dün itibarıyla swap işlemlerine de başladı.
Swap işlemlerini döviz ve efektif piyasalarında ve bu piyasada işlem yapmaya yetkili bankalarla yapacak. Her bankanın işlem limitlerine göre döviz karşılığında TL takası gerçekleştirecek.
Bir süre daha politika faiz oranını yüzde 24 seviyesinde tutarsa ki 150 baz puanda yukarı doğru marjı var, kurlar yeniden türbülansa girmez. Tabi dışsal faktörlerin ve jeopolitik risklerin sabit olduğunu varsaymak koşulu ile...
Son olarak BIST'i kısaca değerlendirelim...
Diğer gelişmekte olan borsalarla olduğu gibi BIST ile de güçlü pozitif korelasyonu var S&P 500 endeksinin. Hatta bu endeks küresel risk göstergesi olarak da betimlenebiliyor.
S&P 500'den toparlanma sinyalleri alıyoruz. 2600 temel desteğinin üzerinden alımlar gelmeye başladı. Yani yükselen piyasalara itici güç olabilir.
Diğer taraftan hükümetin açıkladığı ÖTV ve KDV düzenlemesi de otomotiv, konut ve beyaz eşya gibi sektörlerde faaliyet gösteren şirketlerin karlılıklarının artmasına olumlu katkı yapacaktır. Bu bağlamda BIST 100'de yeniden yukarı hareket izleme olasılığı artıyor. 92.400 ve 93.750 seviyelerinde direnç, 90.500 ve 89.150'lerde destek noktaları bulunuyor.
Sözün özü piyasalar yön bulabilmek için beklemede kalmayı tercih edecekler.
Dolayısıyla gündem yoğunlaşana kadar piyasalar sakin hareket edecek gibi görünüyor.