Cari açığın azalması kurları olumlu etkiler
Merkez Bankası'nın bu hafta duyurduğu Aralık ayı ödemeler dengesi verilerine göre cari açık 1,44 milyar dolar düzeyinde gerçekleşmiş.
Bu rakamla 2018 yılı bütününde toplam cari açık oranı da 27,6 milyar dolar seviyesinde gerçekleşmiş oldu. Oysa iki yıl önce bu rakama yılın sadece ilk 5 ayında ulaşmıştık. Aynı şekilde altın ve enerji hariç cari işlemler hesabı 2017 yılı Aralık ayında 2.451 milyon ABD doları açık vermişken, bu ayda 2.505 milyon ABD doları fazla vermiş.
Evet, cari açık geriliyor. Ancak ekonominin tolere edebileceği düzeylerde mi? Sorunun yanıtı için yıllık bazdaki cari açığı milli gelire oranlıyoruz. Yıllık cari açık 27,6 milyar doları milli gelire böldüğümüzde yüzde 5'lerin altında kalıyor ki bunun da makul seviyelere yakın olduğunu söyleyebiliriz.
FİNANSMAN KOLAYLAŞIYOR
Cari açığın düşmesi doğal olarak kurlar üzerindeki baskının azalmasına neden oluyor.
Çünkü cari açık yalın ifadeyle döviz açığı anlamına geliyor. Cari işlemler, diğer ülkelerle genellikle yabancı para birimleri cinsinden yapılan mal ve hizmet ticaretini ve aynı zamanda gelir hareketlerinden oluşuyor. Mal ticareti ihracat ve ithalatı, hizmet ticareti ise turizm, inşaat, taşımacılık, bankacılık ve sigortacılık gibi faaliyetleri kapsıyor. Üçüncü bir kalem daha var cari dengeyi belirleyen; gelir hareketleri...
Yani Türkiye'de iktisadi faaliyetlerde bulunan yabancı yatırımcıların elde ettikleri karı yurtdışına transfer etmeleri ya da Türk yatırımcıların dışarı ülkelerde kazandıkları gelirleri Türkiye'ye getirmeleri gelir hareketleri anlamına geliyor. İşte bu 3 kalemde tanımlanan etkinlikler sonucu döviz geliyor veya döviz çıkıyor. Eğer çıkan döviz giren dövizden fazla ise cari açık ortaya çıkıyor. Kısacası açık kadar döviz ihtiyacı ortaya çıkıyor.
Cari açık döviz açığı olduğundan açık kadar dövizin temin edilmesi diğer bir deyişle açığın finanse edilmesi hayati önem taşıyor.
Cari açığın finansmanı doğrudan yabancı sermaye ve sıcak para ile yapılıyor.
Malum doğrudan yabancı sermaye pastasından ancak 10 milyar dolar civarında bir pay alabiliyoruz. İşgücü birim maliyetler ve elektrik gibi diğer sabit ve değişken giderler uluslararası rekabet gücünü zayıflatıyor. Çin ve Hindistan'ı bırakın Orta Avrupa ülkelerinin bile büyük kısmıyla rekabet edemiyoruz.
SICAK PARA DA NAZLANIYOR
Dolayısıyla cari açığın finansmanı sıcak paraya kalıyor. Yani hisse senedi ve tahvil gibi mali enstrümanlara yatırım yapmak için gelen yabancı sermaye ile açık finanse edilebiliyor. Küresel konjonktür ve bazı içsel faktörler yüzünden sıcak para girişleri de azalmıştı son aylarda.
2018 yılında net giriş 3 milyar doları biraz aşıyor. Yılın yarısından fazlası aylarda genellikle sıcak para çıkışları gerçekleşmiş.
Kasım ayında 2,4 milyar dolar giriş göze çarpıyor. O da Merkez Bankası'nın yüksek oranlı faiz artırımı sonrasına denk geliyor. Toparlayalım...
Küresel ekonomik koşullar gereği her iki yabancı sermayeyi de çekebilmek bu yıl kolay olmayacak. Sıcak para yüksek getiriler yani yüksek faiz oranı korunursa belli oranda giriş yapar. Ama yüksek faiz de ekonomik faaliyet hızını sekteye uğratıyor. Bu yüzden uzun süreli korunmasının bedeli ağır olacak. İşte böylesine zor koşullarda cari açığın gerilemesi ekonomiye derin nefes aldırabilir.
Ayrıntılar için lütfen tıklayın.