Enflasyondaki gerileme Merkez Bankasını harekete geçirir mi?
Her iki temel enflasyon göstergesi olan Tüketici Fiyat Endeksi ve Yurt İçi Üretici Fiyat Endeksi Mayıs ayında beklendiği gibi hafif geriledi. TÜFE yüzde 0,95, Yİ-ÜFE ise yüzde 2,67 oranında gerçekleşti. Mayıs verileri sonucunda yıllık bazda TÜFE yüzde 18,71'e, Yİ-ÜFE de yüzde 28,71'e gerilemiş oldu. Bir önceki ayda her iki enflasyon göstergesinin düzeyleri sırasıyla yüzde 19,1 ve 30,12'ler idi.
Enflasyonun hafif de olsa gerilemesinde iç talepteki durgunluğun, kurların genellikle yatay seyir izlemesinin, talep yetersizliğine bağlı olarak daha az girdi ithal edilmesinin rol oynağını söyleyebiliriz.
Aynı zamanda geçen aylardaki yüksek seyrin sonucu doğal gerileme de ki buna baz etkisi diyoruz, etkili oldu enflasyonun ateşinin düşmesinde. Ancak uzun süredir enflasyon üzerinde en fazla etkisi olan gıda ve alkolsüz içecekler grubunda tansiyon halen yüksek seviyelerini koruyor.
Tekrar rakamlara dönelim. Detaylar şöyle: Talep enflasyonun göstergesi olan TÜFE'nin Mayıs ayı gerçekleşmesi sonrasında yıllık yüzde 18'in üzerinde kalmasında yüzde 28,44 düzeyindeki gıda ve alkolsüz içecekler grubu ne yazık ki aslan paya sahip. Alkollü içecekler ve tütün, ev eşyaları, sağlık, eğlence ve kültür ile çeşitli mal ve hizmetler grupları ortalama TÜFE değerinin üzerinde kalmışlar.
ENERJİ ETKİLİ OLUYOR
Maliyet enflasyonun ölçütü Yİ-ÜFE'nin yüzde 2,67'lik Mayıs performansında enerji faktörü oldukça etkili olmuş. Mayıs ayında bu grubun yıllık ulaştığı oran yüzde 45,83. İmalat ve maden sektörleri ise yüzde 28,71 olan ortalama Yİ-ÜFE'nin altında kalmışlar. Yani üretim sektörü olan imalatta maliyet artışı yüzde 27,61 ve madencilikte yüzde 24,49'larda kalmış.
Merkez Bankası'nın faiz politikasında önemsediği "çekirdek enflasyon" oranı ise yüzde 15,9 oldu.
Enflasyon ile ilgili rakamlar ve detaylar böyle...
Gelelim en kritik soruya ve yanıtına;
Merkez Bankası enflasyondaki gerilemeyi dikkate alarak faiz indirimi sürecini başlatabilir mi?
Merkez Bankası'nın bankaları fonlarken uyguladığı ağırlıklı ortalama fonlama oranı bu sıralarda yüzde 24,1 seviyesinde.
Politika faiz oranı olan haftalık repo faiz oranı yüzde 24, faiz oranı ise yüzde 25,5. Eğer Merkez Bankası haftalık repo ihalesi yapmaz ise bankaları yüzde 25,5 oranından fonluyor ki bu da fonlama maliyetinin artması anlamına geliyor. Bu arada 2 yıllık devlet tahvillerinin faiz oranı yüzde 18,9 ve 3 aylık mevduat faiz oranı da yüzde 23,2'lerde.
BELİRSİZLİK ALGISINA DİKKAT
Ekonominin çarklarının yeterince hızlanabilmesi için bir taraftan tüketimlerin yani iç talebin diğer taraftan yatırımların artması gerekiyor. İşte bunun için Merkez Bankası faizleri indirerek finansman maliyetini aşağı çekerek iç talebi canlandırmak isteyecektir. Ama şu gerçeğin altını çizelim. Tüketicilerin tüketimden üreticilerin de yatırımdan imtina etmelerinin altında yatan en önemli neden finansman maliyetinden öte belirsizlik algısıyla bekle gör politikaları izlemeleridir. Dolayısıyla bu faktör yeterince önemsenmeden yapılacak bir faiz indirimi canlanmayı sağlamayacağı gibi kur baskısını yeniden artırabilecektir. İşte bu yüzden Merkez Bankası enflasyondan açılan alanı faiz indirimi için değerlendirirken yapacağı zamanlamada bazı dışsal faktörlerle beraber ekonomi aktörlerinin belirsizlik algılarını dikkate almalıdır.
Bayramınızı en içten dileklerimle kutlarım...
Ayrıntılar için lütfen tıklayın.