• BUGÜNKÜ YENİ ASIR
  • Namaz Vakitleri
  • VavTv Canlı Yayın
Merkez Bankası kararı rezervler ve kurlar CAHİT SÖNMEZ

Merkez Bankası kararı rezervler ve kurlar

cahit.sonmez@yeniasir.com.tr Tüm yazıları
Giriş Tarihi: 18 Şubat 2021, 22:59

Para Politikası Kurulu Şubat toplantısında da beklendiği gibi rasyonel davranarak politika faiz oranını değiştirmedi ve sıkı para politikalarına devam edeceğini bir kez daha altını kalın çizgiler çizerek duyurdu. Daha önce pek tanık olmadığımız güçlü iletişim politikasına yine önem verdi.
Kararlarının gerekçelerini de çok net ve tatmin edici düzeyde açıklıyor Kurul. Ne sağ kulağını sol eliyle göstermeye çalışıyor ne de enflasyon nedenlerini görmezden gelmek ya da yüzeysel bir şekilde üstün körü geçiştirmek istemiyor. Aynı şekilde ekonominin mevcut durumunu da çok açık tanımlıyor artı ve eksileri ile.
Merkez Bankası sıkı para politikaları uygulamasının iki temel nedeni var.
Birincisi büyüme odaklı politikaların etkisi ile yükselen enflasyonu makul seviyelere çekebilmek, ikincisi yine irrasyonel politikaların etkisiyle kaçınılmaz olarak yükselen cari açığı kur baskısı yaratmayacak çevrilebilir düzeylere getirmek.

BÜYÜMENİN BİRİKİMLİ ETKİSİ
Kurul'un toplantı sonrası yayımladığı metinde de vurguladığı gibi yüksek kredi büyümesinin birikimli etkisi halen iç talebi canlı tutuyor. Hem Merkez Bankası'nın düşük faiz ve geniş kredi imkanları hem de BDDK'nın aktif rasyo gibi bankaları kredi plasmanına zorlayan uygulamaları iç talebi haddinden fazla artırmıştı. Yüzde 6'nın üzerinde gelen büyümede diğer itici güç olan dış talebin bırakın olumlu etkisini negatif yansıma ile büyümeyi biraz aşağı çektiğini de hatırlamamızda fayda var.
İç talep kaynaklı yüksek büyüme sevdasından vazgeçip rasyonel politikalara dönen Başkan Ağbal sıkı duruştan taviz verilmeyeceğini, enflasyonun kalıcı düşüşünden emin oluncaya kadar faizlerin bu seviyede kalacağını net bir şekilde ekonomi ve piyasa aktörlerine taahhüt ediyor. Zaten kaybolan güveni yeniden yukarı bir yerlere taşımasını net mesajlarına borçlu... Umarız aynı kararlılıkla devam eder. İkinci çeyrekte yüzde 16'lara gelerek zirve yapacak enflasyonu da ancak bu şekilde yılsonuna doğru düşürmeyi başarabilir.
Bu varsayım sonrası gelin iki kritik sorunun yanıtını arayalım...
Kurların gerilemesi sonucu Merkez Bankası zayıf durumda olan rezervlerini güçlendirme yoluna gider mi?

ZAMANLAMA YAPIYOR
Rezerv seviyesine yönelik rakamsal verileri değerlendirmeye gerek yok.
Swapları arındırdığımızda negatiflerde kalmasını da ihmal edelim bu aşamada.
Gerçek şu ki; Merkez Bankası döviz alımı ile rezervini güçlendirmek zorunda. Bu gerçeği Merkez Bankası da biliyor ve kabulleniyor. Sadece zamanlamayı kolluyor.
En kritik kısım da bu zaten. Yurtiçi yerleşikler artık dövize pek yönelmiyorlar.
Ama mevcut döviz hesaplarında henüz çözülme yok. Bu sıralar döviz alım ihaleleri yaparsa henüz kurların kalıcı düşüşünü kabullenmeyen yurtiçi yerleşikleri tedirgin edebilir. Ne zaman duydukları güven somutlaşır işte o zaman adım atmaya başlar. Tabi yabancı sermaye girişleri de önemli.
İkinci sorumuza geçelim; Kurların olası seyri yatay olur mu?
Merkez Bankası sıkı duruşundan taviz vermez, reel getiri marjını bu seviyelerde tutarsa bir taraftan dolarizasyonun önüne geçer diğer taraftan yabancı sermaye girişleri de devam eder. Bunun yanı sıra FED'in de gevşek politikalarına en az iki yıl gibi bir süreçte sürdürmesi gerekiyor. Eğer Amerikan Hazine kağıtlarının getirileri yükselirse sadece Türkiye için değil gelişmekte olan ülkeler için sıkıntı olur. Bu koşullar geçerli olduğu müddetçe kurların 6,80-7,00 bandında dalgalanacağını söyleyebiliriz.

Yasal Uyarı: Yayınlanan köşe yazısı/haberin tüm hakları Turkuvaz Medya Grubu’na aittir. Kaynak gösterilse veya habere aktif link verilse dahi köşe yazısı/haberin tamamı ya da bir bölümü kesinlikle kullanılamaz.
Ayrıntılar için lütfen tıklayın.