Gözler ABD ekonomisinde
Her zaman olduğu gibi pandemi sürecinde de küresel ekonomiye yön veren kuşkusuz ABD ekonomisi oluyor. Sadece kendilerinin değil büyük oranda diğer ülkelerin de dolarla işleri var.
Çünkü diğer ülke merkez bankalarının rezerv kompozisyonlarının yaklaşık yüzde 60'ı dolar. Dünya ticaretinin de yüzde 64'ü dolar ile gerçekleştiriliyor. Ülkelerin dış borçlarının da büyük kısmı dolar cinsinden yapılıyor. Bu yüzden ABD ekonomisinin gidişatı ve sonuçlarına göre FED'in para politikalarında izleyeceği rota diğer ülkeler için en önemli belirleyici oluyor. Küresel ekonominin rotasını çizdiği gibi küresel piyasaların yönünü de ABD ekonomisi belirliyor. Çok basit bir algoritma var uzun süredir geçerli olan. ABD ekonomisinin büyüme hızının belirgin bir şekilde düşmesi, enflasyon oranının yüzde 2'lerin altında seyretmesi ve işsizlik oranının yükselmesi sonucunda FED faiz oranlarını sıfırlara kadar çekiyor ve parasal tabanı hızla genişletiyor. Sonrasında ABD tahvil faiz oranları da Federal Fonlama oranı paralelinde sıfırlara yaklaşıyor ve reel olarak negatif seviyeye ulaşıyor. Bir sonraki aşama ise şöyle gelişiyor.
BAŞLANGICI ABD TAHVİLLERİ
Aslında piyasalara yansımasının başlangıç noktasının ABD tahvil faiz oranları olduğunu söyleyebiliriz. Zira ABD tahvilleri ile dolar, hisse senetleri ve kıymetli madenler arasında güçlü negatif korelasyon var. Sermaye akımları ya ABD hisse senedi piyasalarına ya da ABD dışı tahvil ve hisse senedi piyasalarına yöneliyor. Tabi bu durumda dolardan gittiği ülkenin ulusal parasına dönüş oluyor. Bir kısmı da ekonomik ve siyasi risklere göre altına gidiyor.
2008 küresel krizinde ve geçen yıl başlayan ve devam eden pandemide de aynı resmi görüyoruz. Geçen sene pandemi ilanına tepki olarak FED'in iki olağandışı toplantı ile faizi sıfıra indirmesinden kısa süre sonra ABD 10 yıllık tahvilleri yüzde 0,59'lara kadar düşmüştü. Enflasyon oranının seyrine göre hafif yükselmiş ve yılı yüzde 1'ler düzeyinde kapamıştı. Bu yıl da ABD ekonomisine yönelik verilerin düzelmeye başlamasıyla tahvil faizlerinin yatay seyri yukarı yöne döndü ve 2 Mart'tan beri de yükselerek yüzde 1,60'lara kadar geldi.
ÜYELER FARKLI DÜŞÜNÜYOR
İşte küresel piyasalar son birkaç haftadır bunun paniğini yaşıyor. Yani ABD ekonomisinin beklenenden daha hızlı toparlayacağı senaryosu dikkate alınıyor piyasa aktörlerince. Oysa Federal Açık Piyasa Komitesi üyelerinin geçen yılın son toplantında yaptıkları öngörü biraz farklı. Geçen yıl yüzde 2,4 küçülmeye karşın bu yıl yüzde 4,2 büyüme bekliyorlar. 2022'de ise baz etkisi ile ivmelenmiş olan büyümenin yüzde 3,2 ve 2023'de yüzde 2,4 seviyesine gerileyeceği öngörüsü yapıyorlar. Enflasyon oranı da bu yıl yüzde 1,8 ve gelecek yıl yüzde 1,9 seviyesinde seyredecek üyelere göre.
İşsizlik ise önce yüzde 5'e 2022'de yüzde 4,2'ye inecek. Nokta grafiğe göre de bu yıl hiç bir Komite üyesi faizleri değiştirmek istemiyor, seneye ise sadece bir üye 25 baz puan artış olabilir görüşü beyan ediyor.
Aynı zamanda FED başkanları da en az iki yıl faizlerin sıfır seviyesinde kalacağını, bilanço normalleşmesinin gündemlerinde olmadığını dile getiriyorlar. Güvercin tonlarını kesinlikle değiştirmiş değiller.
Haftaya Komitenin toplantısı var. Çarşamba Türkiye saati ile 22'de kararlarını duyuracaklar. Faizler değişmeyecek, bu belli. Ancak verecekleri mesaj piyasalar için ne kadar yeterli olacak göreceğiz.
Bu arada Merkez Bankası'nın işinin daha da zorlaştığının altını çizelim.
Ayrıntılar için lütfen tıklayın.