Altın fiyatları bir süre yukarı gidiyorsa yönü yukarı, düşüyorsa yönü aşağı yorumlarını eminim sıkça takip ediyorsunuz. Futbol yorumcularının benzeri düz ve sığ yaklaşımlar piyasalarda da geçerli oluyor. Nasıl bir kaç hafta üst üste galip gelen takım daha ligin başında şampiyon ilan ediliyorsa altın da yeniden liderlik tahtına oturtuldu. Belki bozuk saatin günde iki kere doğruyu göstermesi gibi yorumcular da haklı çıkabilir, altın geçen yıl olduğu gibi 2 bin dolarların üzerine çıkabilir. Ama önemli olan bu yükselişi destekleyen bilimsel gerekçelerin olmasıdır. Aksi takdirde kitle psikolojisi sonucu desteksiz yükselişler, tabi düşüşler de, saman alevi gibi oluyor.
Dikkat ediyorum altın fiyat analizi yapılırken basit bir denklem üzerinden gidiliyor.
Daha önce de dile getirmeye çalıştığım gibi dolar ve ikinci olarak belirsizlik ortamı ile orantı kurulup altın fiyatlarının yönü belirleniyor. Dolarla rakip, belirsizlikte de güvenli liman. Dolar zayıflarsa altın güçlenir, belirsizlik artarsa altına sığınıldığı için yükselir. Doğru... Bu resmin sadece küçük bir kesitinin alınması ve ona göre yorumlanmasından ibaret. İşte bu yüzden tahminler tutuyor ancak diğer faktörler hesaba katılmadığı için tutturulan tahmin kalıcı olmuyor. Bakıyorsunuz bir süre sonra trend terse dönüvermiş.
UNUTULAN FAKTÖRLER DEVREDE
Geçen sene pandemide ortaya çıkan resmin üzerinden gidelim. 6 Ağustosta altının ons fiyatı 2 bin 63 dolar ile zirve yapmıştı.
Sadece bir hafta sonra 12 Ağustosta 1.915 dolara kadar çekildi. Yani yüzde 7,1 değer kaybetti. O günden sonra iki kez 1.950'leri görebildi. Diğer zamanlarda çoğunlukla 1.850 - 1.700 dolar bandında dalgalandı.
Hatırlıyorum, 2 bin dolar zirvesinde 3 binler, bu yıl 8 Martta 1.680 doları görünce 2011 yılı trendi benzetmesiyle 1.300 dolarlar konuşulmaya başlanmıştı. Bırakın iniş ve çıkışın devamlılığını altın fiyatı doğal olarak yataylaşmıştı.
Çünkü unutulan ya da dikkate alınmayan diğer faktörler devreye girdi. Örneğin 2 bin zirvesinde aynı zamanda arz cephesindeki gelişmeler de etkili olmuştu. Martta başlayan pandemide diğer sektörlerde olduğu gibi altın madenleri çalışamadı. Az sayıda çalışabilenlerin çıkardıkları altınlar rafinerilere ulaştırılamadı. Biliyorduk ki pandeminin başında yaşanan şaşkınlık geçecek ve kilitli sektörlerin yeniden açılmaları ile kısmi normalleşme başlayacaktı.
Diğer bir faktör de mücevher altın talebi idi. Altının daha da yükselmesini mücevher altın talebindeki zayıflama engellemişti.
Toplam altın talebinde en fazla ağırlık sanıldığı gibi yatırım amaçlı altın talebi değil mücevher altın talebidir.
Şu gerçeğin altını çizelim. Her piyasada ve menkul kıymette olduğu gibi altında da kısa vadeli hareketleri spekülatörler yaratıyor. Onun için bunlara spekülatif hareket diyoruz. İşte altın ons fiyatındaki dalgalanmanın temel nedenlerinin başında da spekülatif pozisyonlar geliyor. Bu pozisyonların da büyük oranda sahipleri altına dayalı borsa yatırım fonları. Pandemi döneminde portföy büyüklüklerini 4 bin ton sınırına kadar yükseltmişlerdi.
ABD TAHVİLLERİ YÖN VERECEK
Diğer altın yatırımcıları ise uzun vadeli pozisyonda kalan tasarruf sahipleri. Kısa vadeli fiyat hareketlerinde onların pek katkıları olmuyor. Geçen sene toplam 1.773 tonluk yatırım amaçlı altın talebinin 877 tonu fonlardan kalan 896 tonu ise diğer yatırımcılardan. Bunun alt kırımları da şöyle; Hindistan 130 ton, Çin 199 ton altın talep etmişler. Bu yıl Çin toparlanıyor ekonomik açıdan ama Hindistan kötüleşiyor.
Demek ki yine altın fiyat oynaklığı devam edecek ve fonlar kitle psikoloji yaratarak diğer yatırımcıları peşlerinden sürüklemeye çalışacaklar. Sonuçta bu fonlar ve diğer kurumsal ve bireysel spekülatörler ABD tahvillerindeki hareketleri kolluyacaklar. Eğer 10 yıllık tahvil faiz oranı yüzde 1,50-1,70 aralığında kalırsa altın ons fiyatı da 1.700 -1.850 bandında dalgalanacak. Bandın tabi ki dışına çıkabilir ama kalıcı olmaz.