Dolar ve euro son düzlüğe girmiş atlet gibi adeta birbirleriyle yarışıyorlar.
Bir bakıyoruz dolar önde, fazla geçmiyor bu sefer euro atağa kalkmış doları geride bırakıyor. Uzunca süredir böylesine dalgalanma görmemiştik. Euro ilk olarak 1999 yılında çıkmıştı ve değeri 1,17 dolara eşitti. Dolar karşısındaki değerli konumu fazla sürmemiş hemen bir yıl sonra Ekim ayında değeri 0,82 dolara kadar gerilemişti. Kısa süreli dalgalanmadan sonra euro yaklaşık 8 yıl doların önünde gitmeyi başardı. Hatta değeri 1,60 dolar ile zirve bile yaptı. Euro bölgesi üyesi ülkeler zaman zaman ortak para birimi kullanmanın avantajlarını gördüler.
Kur belirsizliği ve buna bağlı kur risklerinin olmaması, kurlarla ilgili bazı işlem maliyetlerinin ortaya çıkmaması gibi avantajlar sağlayabiliyor euro.
DEZAVANTAJLI İŞLEMLER
Ancak para politikalarında ülkelerin merkez bankaları bağımsız para politikaları için yeterli hareket alanına sahip olamıyor. Bunu en fazla 2008 krizi sonrasında başta Yunanistan olmak üzere İtalya ve İspanya yaşadılar. Krize bağlı iç talebin devre dışı kalması sonucuna bağlı belirgin küçülme karşısında dış talebi itici güç olarak kullanamadılar. Örneğin Yunanistan euro değil öncesinde geçerli olan drahmiyi kullanıyor olsaydı avantajlı kur politikası ile ekonomisinin lokomotifi olan turizm sektörünü canlandırabilirdi. İşte bu yüzden Yunanistan eurodan çıkma arzularının olduğunu dile getirmişti girdikleri derin kriz döneminde. Aynı şekilde İtalya da liretin ekonomileri için daha faydalı olacağını vurgulamıştı. Tabi diğer Euro Bölgesi ülkeleri ve Avrupa Merkez Bankası başka ülkelere emsal olmaması amacıyla bu kapının aralanmasına izin vermemişlerdi.
Son aylarda tanık olduğumuz gibi dolar euro kurundaki istikrar bozulmuş durumda. Nedeni malum... ABD ve Euro Bölgesi ekonomik göstergelerinin iç dinamiklerindeki asimetriler. Örneğin ABD ekonomisinin emek piyasası daha güçlü... Tatminkâr sayıda istihdam yaratabiliyor. ABD işsizlik oranı yüzde 3,7 iken Euro Bölgesi işsizlik oranı yüzde 6,6 seviyesinde... Euro Bölgesi için resesyon olasılığı yüksekken ABD ekonomisi için henüz girmeme şansı var. ABD enflasyonunda talep şokları daha etkili iken, Euro Bölgesinde arz şokları enflasyonun temel belirleyicisi oluyor. Ekim ayı itibarıyla enflasyon oranları ABD'de yüzde 7,7, Euro Bölgesinde yüzde 10,7 düzeyinde...
FED VE AMB BELİRLEYİCİ OLACAK
FED sıkı para politikalarının olumlu sonuçlarını ağır da olsa görmeye başladı.
Manşet enflasyonun iki aydır gerilemesine karşın çekirdek enflasyon tam tersi yükselmeye devam ediyordu. Geçen ay nihayet ABD çekirdek enflasyonu yüzde 6,6'dan yüzde 3,3'e indi. Euro Bölgesinde ise enflasyonun kalıcılığı ile ilgili kritik veri olan çekirdek enflasyon yüzde 4,8'den yüzde 5'e çıktı.
Bir ara tüm para birimleri karşısında güçlenmiş olan dolar son enflasyon verisi sonrasında gevşemeye başladı. Eylül sonunda 114 ile son yılların en yüksek seviyesine ulaşan Dolar Endeksi 106,4'e çekilmiş durumda. Çünkü ABD'de dezenflasyonist sürecin belirginleşmesiyle FED'in daha piyasa dostu aksiyonlar alacağı beklentisi hâkim olmaya başladı.
Dolayısıyla piyasalar bu gelişmeyi fiyatladıklarından dolar düşerken, altın ve borsalar yükselme eğilimine girdiler.
Dolar euro arasındaki kovalamacaya bir süre daha tanık olacağız. FED ve Avrupa Merkez Bankası'nın gelen veriler karşısındaki politika tercihleri dalgalanmanın bir süre daha devam etmesine neden olacak gibi görünüyor.