ABD, İstanbul Konsolosluğu irtibat görevlisi Metin Topuz'un FETÖ'nün kumpasçı polisleri ve firari savcısı Zekeriya Öz'le bağlantısı tespit edildiği için tutuklanmasını hazmedemiyor.
SABAH Gazetesi'nin Topuz'un FETÖ'cülerle bağlantılarını ortaya koyan dünkü manşetinden rahatsız olan ABD Ankara Büyükelçisi John Bass, giderayak bir skandala imza attı. Türkiye'den ayrılmadan önce sınırlı sayıda gazeteciyle bir araya gelmeyi planlayan Bass, bu toplantı için davette bulunduğu SABAH yazarı Hilal Kaplan'ı aratarak davetini iptal ettiğini bildirdi.
Bu tutum, ABD'nin basın özgürlüğü konusundaki çifte standardını ortaya koydu. Bugün ABD basınında Türkiye ve Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan'ı karalayan haberler çarşaf çarşaf yayınlanıyor.
Bu kendilerini hiç rahatsız etmiyor.
Ancak, Türk basını bırakın ABD'nin devlet yöneticilerini karalayıcı haberler yapmayı, açığa çıkan bir ajanlarıyla ilgili haber yapınca bile rahatsız oluyorlar.
Suriye'deki Türkmenlere yardım götüren MİT TIR'larıyla ilgili ihanet manşeti atan Cumhuriyet Gazetesi eski Genel Yayın Yönetmeni Can Dündar'a ve PKK yandaşı bildiri yayınlayan akademisyenlere destek veren Büyükelçi Bass, Türk halkı tarafından birçok olumsuz icraatıyla hatırlanacak.
Bass'ın giderayak yaptığı bu çirkinlik de unutulmayacak. Bu yüzden Bass'ı "Go home and don't come back again (Evine git ve bir daha geri gelme)" diyerek uğurluyoruz. Kendisini hiç özlemeyeceğiz.
İşte gerçek adalet yürüyüşü
CHP lideri Kemal Kılıçdaroğlu, partisinin milletvekili Enis Berberoğlu'nun casusluk suçlamasıyla tutuklanmasının ardından apar topar bir sözde adalet yürüyüşü yaptı. Kılıçdaroğlu'nun bu yürüyüşü en çok Türk adaletinin hesap sorduğu FETÖ'cü ve PKK'lı teröristleri sevindirdi.
Dünyaya tam da teröristlerin istediği gibi "Türkiye'de adalet yok" mesajı veren CHP'nin asıl kendi içinde adalet olmadığı birçok olayda ortaya çıktı.
İşte en son İzmir'in Güzelbahçe ilçesinde yaşananlar ortada...
Güzelbahçe Belediyesi'nin CHP'li Başkanı Mustafa İnce, ilçedeki delege seçimlerinde kendisinin istediği listeye destek vermeyen Mine Bilir Şahin'i Kültür ve Sosyal İşler Müdürlüğü'ndeki işinden aldı ve genç kadına 'umumi tuvalet temizleme cezası' verdi. Sırf siyaseten ters düştüğü için bir çocuk annesi genç kadını, alkollü mekanların yer aldığı iskeledeki umumi tuvaleti hem de akşamları temizlemek için görevlendirdi.
İnce, ayrıca ilçe başkanlığına aday olan belediye çalışanı Vural Gezer'i de düz işçi olarak bir başka birime sürdü.
Bu olay bir AK Parti'li belediyede olsa CHP ve bir takım sivil toplum kuruluşları ayağa kalkardı. Ancak, bu CHP'li bir belediyede olunca kimse sesini çıkarmadı.
Bu adaletsizliğe ne CHP Genel Merkezi ne de İl Başkanlığı'ndan da bir tepki gelmedi.
Bugün detaylarını manşet haberimizde de okuyacaksınız. Mine Bilir Şahin ve Vural Gezer, bu kayıtsızlığa isyan ederek Ankara'ya doğru "adalet yürüyüşüne" çıkma kararı aldı.
Bu yürüyüş Kılıçdaroğlu ve CHP'li yöneticilerin duymazdan gelip dilsiz kalmayı tercih ettikleri bu haksızlığı Türkiye'nin gündemine taşıyacak. Yani mızrak artık çuvala sığmayacak. İşte gerçek 'adalet yürüyüşü' bu sayın Kılıçdaroğlu...