Amerikan Muhipleri Cemiyeti’ni kuracaklar da belli oldu
Türkiye, bir ateş çemberinden geçiyor. Bir yandan 3 terör örgütüyle aynı anda mücadele ediyor, diğer yandan Suriye ve Irak'ın kuzeyinden adım adım kuşatılıyor.
ABD'nin mimarı olduğu kuşatma ile Türkiye'ye yönelik bir cephe açmak için hazırlıklar yapılıyor. 15 Temmuz'daki FETÖ'cü darbe girişiminden sonra Türkiye'ye yönelik yeni bir işgal girişiminin de bu cepheden başlatılacağı konuşuluyor.
Bu arada ABD, yaptırdığı bu kuşatmayı kırmak için İdlib'e giren ve CIA ajanlarını tutuklayan Türkiye'yi vize yasağı getirerek cezalandırmaya çalışıyor.
Dünkü yazımızda da belirttiğimiz gibi, Türkiye 2. Kurtuluş Savaşı'nı veriyor.
Böylesine bir beka sorunuyla karşı karşıyayken Türkiye'nin tek yumruk olması gerekiyor.
Ancak, maalesef ana muhalefet partisinden Türkiye'nin birliğini sağlayacak tutum ve tavır bir türlü gelmiyor. CHP, Türkiye'de AK Parti'ye oy veren yüzde 50 ile vermeyen yüzde 50'yi ayrı tutuyor ve ABD'ye açık açık "Cezalandıracaksan, AK Parti'ye oy verenleri cezalandır. Bizi cezalandırma" mesajı veriyor.
CHP İstanbul Milletvekili Barış Yarkadaş, bir açıklama yaptı ve ABD'ye "AK Parti'nin yanlışlarının bedelini Türkiye'ye ödetemezsiniz.
Türkiye AK Parti'den ibaret değildir" dedi. Ardından CHP Grup Başkan Vekili Engin Altay da, CHP sanki bir başka ülkenin partisiymiş gibi konuşarak "AK Parti ve ABD'ye sağduyu çağrısında bulunduklarını" söyledi.
CHP Genel Başkan Yardımcısı Öztürk Yılmaz da, "ABD'nin tüm Türkleri cezalandırabilecek vize kararını doğru bulmuyoruz" diye buyurdu.
Yani, ABD, sadece AK Parti'ye oy verenlere yönelik bir yasak getirse razı olacakları sinyalini verdi.
Yılmaz'ın bu dediğini bir kaç ay önce Alman Başbakan Angela Merkel de söylemişti.
Merkel, AK Parti'nin oyunun yüzde 50 civarında olduğuna atıfta bulunarak, "Türkiye'nin geriye kalan yüzde 50'sini cezalandırmamalıyız" ifadesini kullanmıştı.
Milletvekili ve parti yöneticilerinin ardından dün de sahneye CHP Genel Başkanı Kemal Kılıçdaroğlu çıktı. Yine bir başka ülkenin muhalefet lideriymiş gibi 'iki ülkeye sağduyu çağrısında bulunan' Kılıçdaroğlu, ABD'nin vize yasağıyla ilgili "Cezalandırılan hükümet değil, 80 milyon" diye konuştu.
Adeta "Cezalandıracaksanız hükümeti cezalandırın" demeye getirdi.
Dedik ya, "2. Kurtuluş Savaşı'nı veriyoruz" diye...
Açıkça söylüyorum, Kılıçdaroğlu ve CHP'li yöneticilerin bu açıklamalarını okuyunca aklıma Kurtuluş Savaşı döneminde Türkler tarafından kurulan İngiliz Muhipleri Cemiyeti gibi mandacı kuruluşlar geldi. Kendi kendime dedim ki, yarın Türkiye'ye yönelik yeni bir işgal girişimi böyle gizliden değil resmen başlatıldığında "Amerikan Muhipleri(dostları) Cemiyeti" kuracak kişi bulmakta hiç sıkıntı yaşanmayacak.
VAY HAYDUTLAR VAY
ABD, bağımsız hareket eden Türkiye'yi cezalandırmak amacıyla vize yasağı koydu ya içimizdeki şer cephesinde müthiş bir sevinç var. Yalnız, bu sevinçlerini dile getirirken aynı terminolojiyi kullanarak, tek merkezden talimat alıp konuştuklarını belli ediyorlar.
FETÖ'nün ABD'deki firarisi Emre Uslu da, Almanya'ya tüyen Can Dündar da, "muhalifim" diye geçinen Levent Gültekin de ABD'nin kararının ardından Türkiye Cumhuriyeti Devleti ve Hükümeti için "haydut" tabirini kullanarak algı operasyonu yapmaya çalıştı.
Zannediyorlar ki, bu millet bunu yiyecek ve aynı kelime üzerine kurdukları bu algı operasyonlarını görmeyecek...
Vay haydutlar vay...
AYIP OLUYOR BEYLER AİLE VAR!
Habertürk'ten Fatih Altaylı ve Hürriyet'ten Ertuğrul Özkök, benim burada yazmaktan hicap duyacağım kelimeleri kullanarak köşelerindeki seviyeyi iyice düşürdüler. Önce, Altaylı "Dikkat ..." diye bir yazı kaleme aldı. Altaylı, "Medya'daki dikkat ... içinde de Ertuğrul Özkök'ün açık ara herkese fark attığını" söyledi. Özkök de buna köşesinden "Bir numaralı ... ben miyim Fatih mi" yazısıyla cevap verdi.
Beyler ayıp olmuyor mu?
Sizin aranızda nasıl bir ilişki ve diyalog var bilemiyoruz ama yazdığınız gazeteleri alan aileler var.
Bu yazdıklarınızı aileler okuyor.
Lütfen, seviyenizi koruyun...
Ayrıntılar için lütfen tıklayın.