Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan, yaptığı konuşmalarda Türkiye'ye yönelik tehditle ilgili çarpıcı ifadeler kullanıyor. Geçtiğimiz günlerde Erzurum'da yaptığı bir konuşmada da şu çok önemli mesajı verdi: "Suriye'nin kuzeyinde oynanan oyunun, ülkemizi Orta Doğu coğrafyasından tümüyle tecrit etmenin yanında, daha büyük darbeler için kuşatma projesi olduğunu çok iyi biliyoruz. Kuzey Irak'taki referandum oyununun da aynı projenin bir parçası olduğu çok açıktır." İşte, dün Özgür Suriye Ordusu'nun (ÖSO) Türkiye'nin desteğiyle Suriye'nin kuzeyinde yer alan İdlib'e başlattığı operasyon ABD'nin desteğiyle PKK/PYD tarafından oluşturulan bu koridoru engelleme operasyonudur.
Sınırda Afrin ilçesine hakim olan PKK/PYD buradan İdlib'e yayılmayı hedefliyor. TSK'nın İdlib'teki varlığı örgütün önüne duvar oluşturacak. Böylece, PKK/ PYD'nin terör koridoru oluşturma ve Akdeniz'e açılma projesi de çökecek.
ÖSO'nun başlattığı operasyonun ardından Türk askerinin de İdlib'e intikali an meselesi. İdlib'te iç güvenliği Türkiye sağlayacak. Türkiye, İdbib'te 3 milyondan fazla Suriyeli'nin de güvencesi olacak. TSK'nın İdlib'de ateşkesin korunması amacıyla başlatacağı intikal, sivillerin güvenle barınmasını sağlayacağı için, olası göç dalgasının önüne geçmiş olacak.
Türkiye, Fırat Kalkanı Harekatı'nın ardından bu ikinci hamlesiyle Suriye'nin kuzeyinde yeni bir hareket alanı kazanacak.
Biz daha 95 yıl önce büyük bir Kurtuluş Savaşı verdik. O zaman Türkiye'yi terketmek zorunda kalan güçler, topraklarımıza yönelik emellerini hiçbir zaman kaybetmedi.
Türkiye, Kurtuluş Savaşı ve ardından yapılan Lozan Anlaşması'yla sadece süre kazandı.
SAVUNMA REFLEKSİ
1984'te PKK'nın ilk büyük terör eylemiyle başlayan Türkiye topraklarına saldırı, bugün Suriye ve Irak'ın kuzeyindeki gelişmelerle bir kuşatma hareketine dönüştü. Erdoğan'ın da işaret ettiği gibi bu kuşatma projesinin amacı ileride Türkiye'ye daha büyük darbeler vurmak.
O yüzden Fırat Kalkanı harekatından sonra İdlib için yapılan bu hamle, Türkiye'nin kendisini savunma refleksi ve yarın kendisine karşı yapılacak daha büyük bir saldırıya karşı bir ön almadır.
Çünkü, küresel güçler Suriye'nin kuzeyindeki terör koridorunu tamamlayıp, Kuzey Irak'ta da hedeflediklerini yaptıktan sonra sırayı Türkiye'ye getirecekler. PKK'nın 1984'te ilk büyük eylemiyle Türkiye'ye karşı açılan cephe çok daha büyütülecek. Kuzey Irak'ta yapılan referandum sırasında bilboardlara asılan ve Türkiye'nin 26 ilini de sözde Kürdistan içinde gösteren haritaya bakmak bile karşı karşıya olduğumuz tehlikeyi anlatmaya tek başına yeter.
Bugün, terör örgütlerine ve peşmergeye o silahlar boşu boşuna verilmiyor. Kürtler, ikinci bir İsrail oluşturma projesi için kullanılmaya çalışılıyor.
İçimizde Türkiye'nin Suriye'de attığı bu adım ve bundan sonra yapacağı hamlelere karşı çıkanlar, büyük resmi mutlaka görmeli.
Türkiye'nin böylesine önemli bir tehditle karşı karşıyayken kendi içinde kısır sorunlarla uğraşmasının hiçbir anlamı yok. Bu Türkiye'yi böylesine büyük bir saldırı öncesinde oyalamaktan başka bir anlam taşımaz.
Kuşatmayı kırmak için yaptığımız bu hamlelerin başarılı olması için tek yumruk olmalıyız.