Bugün, bu köşede Cumhurbaşkanı Erdoğan'ı eleştiren, Erdoğan'a ideolojik olarak yakınlık duymayanlarla konuşmak istiyorum.
Amacım, sizi Erdoğan'ı illa ki sevmeye ikna etmek değil, onu peşin peşin söyleyeyim. İstediğim bir an için de olsa ideolojilerin, kalıpların, ön yargıların dışına çıkarak Türkiye'ye bir de bu gözle bakmanız ve Erdoğan'ın hakkını Erdoğan'a teslim etmeniz.
Türkiye, bugün bir varolma savaşı veriyor. Nasıl, Endülüs 800 yıllık İslam hakimiyetinden sonra ele geçirilip İslam'ın izlerinden temizlendiyse bugün aynı şey Anadolu ve İstanbul için de yapılmak isteniyor. Bunu Endülüs için yapanlar, ondan daha kutsal saydıkları ve medeniyetlerinin ilk temellerinin atıldığı Anadolu ve İstanbul'u inanın Endülüs'ten çok daha büyük bir tutkuyla istiyorlar. Aradan geçen 600-1000 yıl bu iddialarından vazgeçmelerini sağlayacak kadar uzun bir zaman değil. Bugün Kudüs'ün başına gelenin yarın Anadolu ve İstanbul'un da başına getirilmek istendiğini görmemek gaflet olur.
DİZ ÇÖKTÜRMEK İSTİYORLAR
Türkiye, hem içeriden hem de dışarıdan adım adım kuşatılıyor. ABD, bugün DEAŞ'ın bitmesine rağmen Suriye'de PKK'nın uzantısı YPG'ye silah göndermeyi spor olsun diye sürdürmüyor. O ağır silahlar oraya zevk olsun diye depolanmıyor.
Bugün 15 Temmuz'da efendileri adına Türkiye'yi işgale kalkışan FETÖ'nün elebaşı Pensilvanya'da hala boşuna beslenmiyor.
Almanya, bizi bugün boşuna AB'den koparmaya çalışmıyor. New York'ta süren Rıza Sarraf davası da boşuna tezgahlanmıyor. Amaçları, ağır bir yaptırım kararıyla "Artık, ben kendi kararlarımı kendim vereceğim. Ulusal çıkarım neyse ona göre hareket edeceğim. Gerekirse Rusya ve İran'la da işbirliği yaparım, S-400 füzelerini de alırım. O binlerce TIR silahı YPG'ye vererek neyi hedeflediğinizi çok iyi biliyorum. Ama buna izin vermeyeceğim" diyen Türkiye'ye ekonomik olarak darbe vurmak. Çıkacak bir ekonomik krizle Türkiye'ye diz çöktürmek istiyorlar.
GERÇEĞİ GÖRENLER SÖYLÜYOR
Türkiye'nin tarihte olduğu gibi yeniden İslam'ın liderliğini eline geçirmesine, "Kudüs, Müslümanların kırmızı çizgisidir. Öyle emlak ticareti yapar gibi Kudüs'ü İsrail'in başkenti yapamazsın" demesine engel olmak istiyorlar.
Dün Cezayir basınında da dile getirildiği gibi Erdoğan'ın Kudüs'ü Haçlılardan geri alan ünlü komutan Selahaddin Eyyubi'ye benzetilmesi onları çıldırtıyor. Böyle bir konjektürde sevseniz de sevmeseniz de Erdoğan dik duruyor. Sözünü kimseden sakınmıyor. Bugün siz öyle düşünmeseniz de Türkiye'nin milli birliği ve beraberliğinin en önemli unsurlarının başında Erdoğan'ın bu dik duruşu geliyor. Eskiden Erdoğan'ı sevmeyen ve O'na hiç oy vermeyen birçok kişi de bu gerçeği görünce bu söylediklerimi dile getirmeye başladı.
ABD ve Batı basınında yazılıp çizilenlere, Erdoğan'ın bir "öcü" gibi gösterilmeye çalışılmasına da aldanmayın. Atatürk için de 1922'de ABD gazeteleri "Korkunç Türklerin en korkuncu" diyordu. Bugün de aynısını Erdoğan'a diyorlar.
Hadi tüm bunlar bir yana en azından Türkiye'nin ekonomik olarak geldiği noktada hakkını teslim edelim. 2002 öncesini yaşayanlar bugün gelinen noktayı çok daha iyi anlıyor. Şimdi ekonomi 3 ayda yüzde 11.1 büyüyor, eskiden bir gecede cebimizdeki paranın yüzde 50'si çalınıp para baronlarına veriliyordu.