Millet zaten çok iyi biliyordu ama 24 Haziran'da yapılacak seçimlere gidilen şu süreç, kimin ne olduğunu bir kez daha net bir şekilde gösterdi.
Bir yanda Türkiye'yi 15 yıldır yöneten ve bundan sonra da yönetmeye talip olan Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan'ın adaylığı etrafında birleşmiş bir yapı var. Diğer yanda ise, daha bırakın programı, adayını bile pazarlık ve ayak oyunlarıyla belirlemeye çalışan, küresel güçlerin yönlendirmesi ve kurgularıyla hareket eden bir yapı var. Başbakan Binali Yıldırım'ın dediği gibi mikroskopla Cumhurbaşkanı adayı arıyorlar.
İşte biz yıllardır, "Türkiye'nin bir yönetilme, iktidar sorunu yok, bir muhalefet sorunu var" diye bunun için söylüyorduk.
Allah aşkına, bu muhalefet mi yönetecek ülkeyi? Milletin ondan fazla seçimde kendisinden onay olan bir Cumhurbaşkanı adayı varken, herşeyi bir kenara bırakıp mikroskopla belirlenen bir adaya teveccüh göstereceğini düşünmek bile akla hakarettir.
Bugün muhalefet de çok iyi biliyor ki, bu seçimi Erdoğan kazanacak... Açıkçası, ben seçimin muhalefetin iş bilmezliğinin bir kez daha ortaya çıkmasından sonra ikinci tura kalmasının bile milyonda bir ihtimal olduğunu düşünüyorum.
KILIÇDAROĞLU'NUN KOLTUK HESABI ŞAŞABİLİR
CHP'de günlerdir 'mikroskopla' süren aday arayışı ve 'aday toto' oyununda dün ibre Yalova Milletvekili Muharrem İnce'ye döndü. Yine adı adaylık için geçen İstanbul Milletvekili İlhan Kesici, partisinin adayının İnce olacağını ve arayıp kendisini tebrik ettiğini, İnce'nin de bu tebriği kabul ettiğini açıkladı. Burası CHP, ayak oyunlarıyla herşey son anda değişebilir ama şu an için CHP'nin adayı İnce gibi gözüküyor. Bir Genel Başkan kendisi aday olmayıp neden en büyük rakibini aday gösterir? Cevabı çok basit:
Koltuk hesabından.
Yukarıda da dediğim gibi bu seçimde herkes biliyor ki, Cumhur ittifakının adayı Erdoğan bu seçimi kazanacak. Kılıçdaroğlu da bunu çok iyi biliyor. O yüzden kendisi aday olmuyor ve öne her kurultayda kendisine rakip olan Muharrem İnce'yi sürüyor. Böylece, 25 Haziran'da "Seçimi ben kaybetmedim, İnce kaybetti" diyebilecek ve koltuğunda oturmayı sürdürecek.
Ama, CHP liderinin hesabını yapamadığı bir nokta var. Eğer İnce, seçimi kaybedecek olmasına rağmen CHP'nin 1 Kasım'daki seçimlerde aldığı oyu geçer ve İyi Parti adayı Meral Akşener'i açık ara geride bırakırsa Kılıçdaroğlu'nun hesabı şaşar. Bu defa İnce'nin eli parti içinde daha da güçlenir. Bu durumda da bugüne kadar tam 8 seçim kaybeden Kılıçdaroğlu, parti içindeki olağanüstü kurultay taleplerinin önüne geçemez ve sonunda koltuğunu İnce'ye bırakmak zorunda kalır.