Türkiye'yi germek için elinden gelen herşeyi yapan ve bugüne kadar söylediği yalanlarla siyasette bir 'ekol' haline gelen CHP lideri Kemal Kılıçdaroğlu, yolun sonuna geldi.
Olağanüstü kurultay talebiyle yola çıkan Muharrem İnce yanlısı muhalifler 500 imzanın üzerine çıktıklarını ifade ediyor.
Her ne kadar Genel Merkez bu kadar imzanın toplanmadığını iddia etse de artık psikolojik eşik aşıldı. Belki genel merkezin baskısıyla gerekli 635 imzaya ulaşılamayabilir ancak partide oluşan hava Kılıçdaroğlu için bir güven oyu ihtiyacının ortaya çıktığını net olarak gösteriyor.
CHP'Yİ YÖNETEMEZ
Eğer Kılıçdaroğlu, 635 imzayı beklemeyip kendiliğinden olağanüstü kurultayı toplamazsa artık CHP'yi yönetemez.
Gidilecek bir olağanüstü kurultayda ise, her ne kadar delegeleri daha önce Kılıçdaroğlu belirlemiş olsa da kapalı oylama yapılacağı için değişim kararı çıkması çok büyük bir ihtimal olarak gözüküyor.
Kılıçdaroğlu olağanüstü kurultaya gitmez ve değişime direnirse CHP, önümüzdeki yerel seçimlerde de büyük hüsrana uğrar.
CHP seçmeni Kılıçdaroğlu'nu cezalandırır.
AK Parti ve MHP 24 Haziran'da kurdukları ittifakı yerel seçimde de sürdürürse CHP, kalesi olan İzmir'de Büyükşehir Belediyesi ve birçok ilçe belediyeyi kaybedebilir. O zaman da dünya biraraya gelse Kılıçdaroğlu'nu o koltukta oturtmaya devam edemez.
Neticede Kılıçdaroğlu, öyle veya böyle kaybedecek. CHP lideri artık siyasi bir mevtadır. Arkasından son sözüm ise, şudur: Kendisini hiç iyi bilmezdik..
ÜST AKIL DA DESTEĞİNİ ÇEKTİ Mİ?
Hep savunduğum şu: Kemal Kılıçdaroğlu, CHP'nin başına kaset kumpasıyla getirilmiş bir üst akıl projesidir. Görevi de CHP'yi PKK'nın siyasi uzantısı HDP'yle yakın bir çizgiye getirmektir.
Bu yolda ilerleyen Kılıçdaroğlu, 24 Haziran'da HDP'nin Meclis'e girmesini sağlayan başlıca aktörlerden biri oldu. Kılıçdaroğlu, partisine ve oylarına sahip çıksa İzmir ve birçok batı kentinde CHP'liler gidip Güneydoğu'da bile oy kaybetmiş HDP'ye oy vermezdi. Böylece bugün terörist cenazelerinde boy gösteren HDP milletvekilleri Meclis'e giremezdi. Tabi HDP'nin Meclis'e sokulması tek başına üst aklın Kılıçdaroğlu'nun performansından memnun olduğu anlamına gelmez.
Dün bu konuda ipucu olabilecek önemli bir gelişme yaşandı. IMF ve Dünya Bankası'nda parlak bir geçmişi olan İzmir Milletvekili Selin Sayek Böke de eski Milletvekili İlhan Cihaner'le başını çektiği Gelecek İçin Biz Hareketi de Kılıçdaroğlu'na kazan kaldırdı. Bakmayın siz, Böke'nin 'solcu' gözükmeye çalıştığına.
Bir dönem ABD'nin Türkiye'ye adeta bir vali gibi atadığı Dünya Bankası kökenli Kemal Derviş de 'sosyal demokratım' diyordu.
Derviş'in 'etekli' versiyonu olduğu yorumları yapılan ve yine aynı çevrelerce desteklendiği öne sürülen Böke'nin de Kılıçdaroğlu'na karşı olağanüstü kurultay çağrısı yapması bu yüzden bana "Acaba ABD ve üst akıl da Kılıçdaroğlu'ndan desteğini çekti mi?" diye düşündürttü. Ama tabi bunun adı, üst akıl. Bir yandan Kılıçdaroğlu'na karşı çıkıyormuş gibi yapar diğer yandan da destekleyebilir. Üst akılda oyun bitmez.
Ama yukarıda da belirttiğim gibi üst akıl desteklemeye devam etse de Kılıçdaroğlu'nu bu saatten sonra kimse kurtaramaz.