İzmir Büyükşehir Belediye Başkanı seçilen Tunç Soyer'i seçimler öncesinde bu köşede sık sık eleştirdik. HDP'nin CHP'den İzmir'de onlarca talipli arasından Soyer'i aday yapmasını istediğini ilk biz yazdık.
Yine Kemal Kılıçdaroğlu'nun insiyatifiyle aday olarak belirlenen Soyer'in aslında CHP-İP ittifakının değil CHP-HDP-İP ittifakının adayı olduğunu da yine ilk kez bu köşede dile getirdik. Nitekim, biz yazdıktan sonra HDP hem Eş Genel Başkanı hem de İzmir İl Başkanı'nın ağzından Soyer'e tam destek açıklaması yaptı.
Yine seçim öncesi, Soyer'in geçmişte HDP eylemlerine katılıp ateşli konuşmalar yaptığını, teröre destek veren Sur Belediyesi'ne kayyum atanmasını 'darbe' olarak nitelendirip "Asıl şimdi tankların üzerine çıkmak lazım" dediğini de burada hatırlattık. Soyer'in seçilmesi halinde HDP kontenjanı üzerinden terör örgütü PKK'yla bir şekilde ilişkili kişilerin belediye kadrolarına yerleştirilebileceği yönünde duyduğumuz endişeyi de dillendirdik.
HDP DESTEĞİYLE KAZANDI
Seçimler yapıldı ve Soyer, terör örgütünün uzantısı HDP'nin de desteğiyle seçimi rahat bir şekilde kazandı.
Açıkçası, seçimlerin ardından yeni görevinde kendisine bir zaman verilmesi gerektiğini düşünüyordum.
Neticede 43 bin nüfuslu Seferihisar'ın ardından 4.3 milyonluk İzmir'in Büyükşehir Belediye Başkanlığı görevine geliyordu.
Artık, tüm İzmir'in görüş ve hassasiyetlerini dikkate alarak görev yapmaya mecbur olduğu gerçeğini göreceğini düşündüm.
Atatürk ve Cumhuriyetin değerlerine bağlı olan İzmirlinin hassasiyetlerini dikkate alacağını umdum.
MAALESEF YANILMIŞIM
Ancak, maalesef yanılmışım. Soyer, işe skandalla başladı. FETÖ ve PKK gibi çeşitli terör örgütleriyle iltisakı gerekçesiyle Kanun Hükmünde Kararname ile kamudan ihraç edilen öğretmenleri, belediyede zabıta olarak çalıştıracağını açıkladı.
Maalesef, Soyer'in seçilmesi halinde belediye kadrolarında tehlikeli bir yapılanmaya gidebileceği yönündeki endişemizde haklı olduğumuz ortaya çıktı.
DEVLETLE İNATLAŞMA
Yanlış anlaşılmasın kimsenin ekmeğinde kesinlikle gözümüz yok ama devletin sakıncalı bularak kamudaki görevinden el çektirdiği kişileri, yine kamusal bir göreve getirmeye çalışmak ne kadar doğru? Bu devletle inatlaşmak değil de nedir?
Bunun kanunen pek mümkün olduğunu sanmıyorum ama böyle bir şeyin düşünülmesi bile vahim.
NEDEN BÖYLE BAŞLADI?
Hem göreve yüzlerce değişik icraatla başlayabilmek varken Soyer, neden çok tepki çekeceği belli olan böyle bir adımla işe başlamayı tercih etti? Bu, kendisini o göreve seçtirenlere ödenen erken bir diyet mi? Ya da Soyer, buradan bazı odaklara bir selam mı çakmak istiyor?
Nedir yani göreve gelir gelmez ilk icraat olarak bunu açıklamanın manası?