Türkiye'de 'kızgın demirin soğutulma vakti' geldi geçiyor. Demirin kızgın olması birliğimizi hedef alan bazı kötü niyetli fırsatçılar tarafından kullanılmaya çalışılıyor.
Böyle bir ortamda maalesef, önceki gün Ankara'da CHP lideri Kemal Kılıçdaroğlu'na yönelik vahim bir saldırı gerçekleşti.
Bu saldırıyı kimse tasvip edemez. Şiddet, sebebi ne olursa olsun mazur görülemez, gösterilemez ve 'ama'lı cümlelerle savunulamaz.
HER KESİME GÖREV DÜŞÜYOR
Şurası kesin ki, demiri soğutmak için toplumun her kesimine görev düşüyor.
Saldırının olduğu pazar gününden beri, CHP kanadından gelinen noktayla ilgili sürekli karşı tarafı suçlayan açıklamalar geliyor.
CHP, eğer toplumsal tansiyonun düşürülmesini istiyorsa, önce kendisine bakmalı. Çünkü, bugün demir kızgınsa ve bir toplumsal kutuplaşmaya doğru gidilme tehlikesi varsa bunda CHP ve Genel Başkanı Kemal Kılıçdaroğlu'nun kullandığı dilin de çok büyük payı var.
SÜREKLİ 'GEZİ' DERDİNDELER
Siyasetlerini özellikle de bu ülkenin yüzde 52'sinin oyları ile seçilen ve devletin birliğini, bütünlüğünü, saygınlığını temsil eden Cumhurbaşkanı Erdoğan'a yönelik hakaret ve nefret söylemi üzerinden kurguluyorlar. Erdoğan'a öyle hakaret ve iftiralarda bulunuyorlar ki, insanın aklı almıyor.
Sürekli olarak bu ülkede bir dikta rejiminin olduğu yönünde propaganda yapıp toplumu sokağa dökmenin ön hazırlığını yapıyorlar.
Her fırsatta kanlı Gezi kalkışmasına selam çakıyorlar.
İLÇE BAŞKANLARI BİLE
İş o boyuta vardı ki, CHP'de bırakın parti yöneticilerini ilçe belediye başkanları bile göreve nefret söylemleriyle başlıyor.
Daha birkaç gün önce bunu İzmir'de gördük. Torbalı Belediye Başkanı İsmail Uygur, daha koltuğa oturmadan Cumhurbaşkanı Erdoğan'a yönelik "Adam ol.
Ayağını denk al" şeklinde haddini aşan çirkin ifadeler kullanarak işe başladı.
CHP, Ankara'daki bu vahim saldırıyı siyasi rant aracı olarak kullanmaya yönelik söylemleri bırakıp demirin soğutulması için önce kendi üzerine düşeni yapmalı.
BİR DE "SURİYELİLER" MESELESİNİ KAŞIMAYIN
Toplumsal gerginliği azaltma gerekliliği karşımıza somut bir gerçek olarak çıkarken maalesef bir yandan da Suriyeli göçmenlere yönelik bir nefret söylemi devreye sokuldu. Bunda da başı yine CHP'li bazı belediye başkanları çekiyor. Bolu Belediyesi'nin CHP'li Başkanı Tanju Özcan, yardımı kestiği Suriyeli mültecilere "Artık misafirliğiniz fazla uzadı" demiş ve bu söylemiyle büyük tepki toplamıştı.
Özcan'ın ardından dün de Kemalpaşa Belediye Başkanı CHP'li Rıdvan Karakayalı'dan benzer bir çıkış geldi. Karakayalı, "İlçemizde Suriyeli levhası kalmayacak.
Gönderilecek. Belediye yardım yapıyor mu yapmıyor mu bilmiyorum ama bir tane yardım yapılmayacak. Yeter artık, kendi ülkelerine gitsinler, Suriye'ye barış geldi" ifadelerini kullandı. Türkiye olarak tansiyonu düşürmemiz gerekirken bir de Suriyelileri hedefe koymanın ve bu konuda toplumun sinir uçlarıyla oynamanın kimseye faydası yok.