İstanbul seçimini yaptı. CHP'nin adayı Ekrem İmamoğlu, sandıktan galip çıktı. Cumhur İttifakı'nın adayı Binali Yıldırım da saat 19.15 civarında yaptığı açıklamayla rakibini tebrik etti. İstanbul'da çok küçük bir farkla sonuçlanan ilk seçimin iptal edilmesine bazı kesimlerce tepki gösterildi ancak, o sonuç hiç kimsenin içine sinmemişti.
Ortaya çıkan şaibe ve usülsüzlüklerin üzeri kapatılıp seçim yenilenmeseydi, demokrasi zarar görürdü. Neticede seçimin yenilenmesiyle dün ortaya kimsenin üzerinde şüphe duyamayacağı bir sonuç çıktı.
Bu seçimle karalama kampanyalarına inat Türkiye'de demokratik sistemin en iyi şekilde işlemeye devam ettiği de görüldü.
Binali Yıldırım'ın erken saatlerde çıkıp rakibini tebrik etmesi ve "İstanbulluların yararına yapacağı her türlü işte de kendisine yardımcı olmaya gayret edeceğiz" demesi demokratik anlamda bir başka güzellikti.
BÜYÜK ANLAMLAR YÜKLENMESİN
Netice itibariyle 31 Mart'ta nasıl 80 ilin belediye başkanı belirlendiyse, şimdi de İstanbul'un belediye başkanı seçilmiş oldu.
'Olağan koşullar göz önüne alındığında' Türkiye'nin önünde 4 yıldan fazla bir zaman dilimi içerisinde seçim yok.
İstanbul seçimine çok büyük anlamlar yükleyip Türkiye'yi 'olağan dışı' bir gündeme süreklemeye çalışmak doğru olmaz.
Türkiye'deki siyasi istikrarı bozmaya yönelik girişim ve söylemler bunu yapanlar da dahil olmak üzere tüm ülkeye zarar verir. İstanbul'daki sonuçları fırsat bilip bir erken seçim talebini gündeme getirmenin ve bunu zorlamanın Türkiye'ye hayrı olmaz.
KRİTİK SÜREÇTEN GEÇİYORUZ
Çünkü, Türkiye çok kritik bir süreçten geçiyor.
Suriye'de yaşananlar ortada. İçeride ve Kuzey Irak'ta büyük darbe indirilen terör örgütü PKK'nın Suriye kolu, sözde müttefiklerimiz tarafından silahlandırılmış bir halde sınırımızda bekliyor. Bu terör tehdidine karşı Türkiye'nin tek yumruk olması ve terörle mücadeledeki kararlılığını sürdürmesi gerekiyor.
Öte yandan Türkiye'nin Doğu Akdeniz'deki enerji kaynakları paylaşımıyla ilgili yaşanan büyük mücadelede de güçlü olması gerekiyor. En ufak bir sendelememizde Türkiye ve Kuzey Kıbrıs Türk Cumhuriyeti'nin haklarının elinden tamamen alınmaya çalışılacağı gün gibi ortada.
Böylesine kritik bir dönemde Türkiye'nin bölgede başlattığı sondaj çalışmalarıyla ilgili kararlılığını sürdürmesi gerekiyor.
EKONOMİYE ZARAR VERİR
Ekonomide de en kötü dönem geride kaldı ancak hala hassas bir süreç yaşıyoruz.
Bu dönemde siyasi istikrarı bozmaya yönelik söylem ve girişimler en çok ekonomimize zarar verir. Türkiye'nin ekonomideki hasas dönemi aşması için siyasi istikrarını sürdürmesi gerekiyor.
Bu arada Rusya'dan alınacak S-400 hava savunma sistemi önümüzdeki günlerde Türkiye'ye gelecek. ABD, sadece savunma amaçlı kullanılabilen bu sistemi almamıza ısrarla karşı çıkıyor ve bize yönelik tehditler savuruyor. Füzeler, Türkiye'ye geldiğinde daha da hırçın bir tavır sergileyeceği muhakkak. Bu süreçte siyasi istikrarımızı bozmaya yönelik söylemler, Türkiye'nin bu konudaki dik duruşuna sekte vurmak isteyenlere hizmet etmekten başka anlam da taşımaz.