İzmir Büyükşehir Belediye Başkanı Tunç Soyer göreve geldikten sonra Çiğli'deki Harmandalı Katı Atık Depolama Alanı'nda biyogaz yakma ve elektrik üretim tesisi inşaatına başladı.
Soyer'in Mayıs ayı sonunda tanıttığı tesisin Eylül'de hizmete girmesi planlanıyor.
Bu santral yıllık 80 milyon metreküp metan gazını bertaraf ederek 160 bin MWh elektrik üretecek. Buradan yıllık 20 milyon TL gelir elde edilecek. Ancak, bu tesisle ilgili İzmir Tabip Odası'ndan gelen bir çıkış, "Acaba bu tesisin faaliyete geçmesiyle İzmir'i bir tehlike mi bekliyor?" şeklinde soru işaretlerine neden oldu.
ÇED RAPORU OLMADAN YAPILIYOR
Çünkü bu tesis, Çevresel Etki Değerlendirme (ÇED) Raporu hazırlanarak yapılmıyor. Çevre ve Şehircilik Bakanlığı'ndan alınan 'ÇED gerekli değildir' raporu doğrultusunda inşa ediliyor.
Geçtiğimiz Perşembe günü Büyükşehir Belediyesi yetkililerinden projeyle ilgili sunum dinleyen tabipler, bu tesisin ÇED raporu olmadan yapılmasının çok önemli bir eksiklik olduğunu dile getirdi. Tabipler ayrıca Dünya Sağlık Örgütü'nün bu tür projeler için önerdiği Sağlık Etki Değerlendirme (SED) raporunun da hazırlanması gerektiğini vurguladı.
'BU DA BİR TERMİK SANTRALDİR '
Konuyla ilgili araştırma yaparken Odanın Çevre Komisyonu Başkanı olan halk sağlığı uzmanı doktor Ahmet Soysal'ın daha önce yaptığı bir açıklamaya rastladım. Soysal, bu açıklamasında çarpıcı uyarılarda bulunuyor. "Şimdi burada atıkları yakarak biyogaz üreteceklerini söylüyorlar. Sonuç olarak biyoenerji dediğimiz şey de bir termik santraldir" diyen Soysal, yakılan atıkların atmosfere partikül madde bırakacağına dikkat çekiyor.
'SÜSLÜ LAFLARLA KILIF HAZIRLANIYOR'
"Bir yerde çivi çakacaksanız bile ÇED gerekli olmalıdır" diyen Soysal, şöyle devam ediyor: "Yani bir yakma tesisi yapıyorsunuz sonuç olarak... Süslü laflarla 'Biz elektrik üretiyoruz' demek aslında yaptığınız işe kılıf hazırlamaktır. Siz, insanların bu projeden dolayı sağlıklarının etkilenip etkilenmeyeceğini bir sağlık etki değerlendirme çalışması yaparak ölçtünüz mü?"
'KATILIMCILIKTAN UZAKLAŞMAKTIR'
Olayın sadece Harmandalı'ndaki tesisle sınırlı kalmayacağını ve İzmir ile çevresinde bir anda patır patır biyoatık tesisleri ortaya çıkmaya başlayacağını öne süren Soysal, "Eğer bunda üniversiteler, meslek odaları, çevreyle ilgili sivil toplum örgütleri çok dikkatli olmazsa, bunları hukuksal ve bilimsel açıdan kamuoyunun tartışmasına açamazsak İzmir'i bu anlamda tehlike bekliyor. Harmandalı'da bu tip bir tesisin yapılmasını el altından yapmaya çalıyorsanız bunun adı katılımcılıktan uzaklaşmaktır" ifadelerini kullanıyor.
ARAMA KONFERANSI DÜZENLENMELİ
Bu arada konuyu üstlendiği çevre davalarıyla tanınan 47 yıllık avukat Senih Özay'la da görüştüm. Özay, "Böyle önemli bir tesise 'ÇED kapsam dışıdır' denilir mi hiç! Aksine ÇED yönetmeliğine göre yakma sistemi içerdiğinden kesinlikle gereklidir. Bu bir zorunluluktur. Valiliğin ve Büyükşehir Belediyesi'nin direnişi hoş görülecek şey değil. Çöp dağının İstanbul'da ölümlere yol açan patlaması hatırlanmalı" diye konuştu. Soyer, bu tepkilerin ardından Kültürpark, trafik sorunu ve tarım için düzenlediği arama konferanslarından birini de bu tesis için yapmalı ve kamuoyunu bu tesisle ilgili sağlıklı bir şekilde bilgilendirmeli. Ayrıca Valilik de konuyu bir kez daha değerlendirmeli.