CHP İzmir'de şimdi herkes Tuncay Özkan'ın Parti Meclisi'ne seçilememesinin ardından il örgütünün yeni patronunun kim olduğunu konuşuyor.
Ancak bu tartışmada atlanan ve mutlaka göz önünde tutulması gereken bir gerçek var. O da şu: CHP lideri Kemal Kılıçdaroğlu hafta sonu yapılan kurultayda "Milletvekili olduğum İzmir'in asıl patronu benim" mesajı vermiştir.
ÖZKAN'I BİLEREK KORUMADI
Niye mi böyle söylüyorum?
Birincisi, Kılıçdaroğlu, il ve ilçe kongrelerinin ardından kentte patronluğa soyunan Genel Başkan Yardımcısı Tuncay Özkan'ın kurultayda devre dışı kalmasına en hafif tabiriyle göz yumdu. Çünkü kim ne derse desin eğer Kılıçdaroğlu isteseydi, Özkan'ı öyle veya böyle PM'ye yeniden sokar ve yine yardımcısı yapardı. Ancak, istemedi ve her ne kadar anahtar listesine koymuş olsa da Özkan'ı delegelerin önüne attı. Yoksa, Özkan'a günler öncesinden adeta 'bağıra bağıra' gelen çizik operasyonunun önüne geçebilirdi.
İkincisi ise, PM için hazırladığı anahtar listeye Büyükşehir Belediye Başkanı Tunç Soyer'in istediği Rıfat Nalbantoğlu ile Konak Belediye Başkanı Abdül Baturİl Başkanı Deniz Yücel ikilisinin adayı İzmir Milletvekili Ednan Arslan'ı yazdı ancak İzmir Milletvekili Selin Sayek Böke ve parti mutfağının gözde ismi Devrim Barış Çelik'i de bizzat kendi inisiyatifiyle listeye koydu.
İKİ AYRI KÜMELENME
Yani şu anki tabloda CHP'de İzmir'in gerçek patronu Kılıçdaroğlu'dur... Bu gerçeği gördükten sonra ancak Kılıçdaroğlu'ndan sonra CHP İzmir'in ikinci patronunun kim olduğunu konuşabiliriz.
İşte bu noktada Büyükşehir Belediye Başkanı Tunç Soyer'i işaret edenler çok.
Özkan ile girdiği rekabette kurultayla birlikte büyük avantaj yakalayan Soyer, şu an önde gözüküyor. Ancak, Soyer'in dışında Ednan Arslan'ı PM'ye sokmayı başaran Batur-Yücel ittifakının da ayrı bir cephe olduğu da bir gerçek.
Kurultayın ardından oluşan tablo önümüzdeki süreçte İzmir örgütünde Soyer ve Batur etrafında iki ayrı kümelenme yaşanacağına işaret ediyor. Şu an Özkan'la birlikte hareket eden belediye ve ilçe başkanlarının da bu süreçte kendi siyasi manevra alanları içerisinde Soyer veya Batur'un etrafındaki kümelenmelerden birine dahil olması kaçınılmaz gözüküyor.
SON SÖZ KILIÇDAROĞLU'NDA
Peki bu saflaşmalar, Tunç Soyer ve Abdül Batur arasında açıktan bir çatışmaya dönüşür mü?
Mutlaka aralarındaki gizli rekabet sürecektir ancak iki isim arasında açıktan bir çatışma kısa vadede yaşanmaz.
Nitekim dün Batur da aynı yönde bir açıklama yaptı ve "Bizi zorla mı kavga ettirecekler?" dedi.
Ancak uzun vadede, seçim yaklaştıkça Soyer ve Batur arasındaki gizli rekabetin bir çatışmaya dönüşmesi kaçınılmaz.
Siyasetin doğası böyle. Çünkü Soyer koltuğunu korumak isterken Batur da geçtiğimiz seçimde kıyısından döndüğü Büyükşehir Belediye Başkan adaylığına ulaşmayı hedefleyecektir. Ancak böyle bir rekabet ve çatışmada da 31 Mart seçimlerinde olduğu gibi son sözü "İzmir'in gerçek patronu benim" mesajı veren Kılıçdaroğlu söyleyecektir.