Meşhur bir söz vardır, "İyi yalan söylemek için zeki olmak gerekir" diye...
Bu sözü, İzmir'de Büyükşehir Belediye Başkanı Tunç Soyer'in ortaya attığı "Dünya Bankası'ndan İzmir'deki depremzedeler için 340 milyon dolarlık düşük faizli kredi bulduk ama Cumhurbaşkanı aylardır imzalamıyor" sözleriyle ortaya attığı iddianın dün başına gelenleri görünce hatırladım...
Başımızın eti aylardır bu söylemle yendi!
RACON BİLE KESTİLER
Soyer konuştu. Yetmedi, CHP lideri Kemal Kılıçdaroğlu İzmir'e geldi ve aynı şeyi söyledi. Hatta hızını alamayıp, depremzedelerle buluşmasında adeta caka satarak "Buradan Sayın Erdoğan'a çağrı yapıyorum. Lütfen önünüze gelen sözleşmeyi imzalayın. Depremzedeler bekliyor.
İmzalandığı andan itibaren inşaatlar başlayacak ve insanlar depreme dayanıklı evlerde yaşayacak" diye çağrılar yaptı.
Diğer taraftan topa Genel Başkan Yardımcısı Oğuz Kağan Salıcı da girdi.
"Onlar imza atmadığı sürece, İzmirliyi cezalandırma çabası içinde oldukları sürece, CHP'li belediyelere fatura kesmeye çalıştıkları sürece onların ikiyüzlülüğünü bu yanlışı Türkiye'nin her yerinde dillendireceğiz. O kredi İzmir'e gelecek" diye racon bile kesti.
YOK ÖYLE BİR SÖZLEŞME
Ama dedik ya yalan söylemek de bir zeka ve beceri işi diye...
Aylardır sakız gibi çiğnenen bu iddia da maalesef yalan çıktı. Çünkü, İzmir Büyükşehir Belediyesi'nin Dünya Bankası ile imzalanmış böyle bir kredi sözleşmesi olmadığı anlaşıldı. Bunu ilk olarak dün AK Parti İzmir Milletvekili Necip Nasır açıkladı. Ardından AK Parti İl Başkanı Kerem Ali Sürekli'yi ziyaret eden Tunç Soyer de bunu "Bir mutabakat hasıl oldu ama imzalanmış bir sözleşme de yok henüz" sözleriyle itiraf etti.
Yani ortada imzalanmış bir kredi sözleşmesi olmadığı için Cumhurbaşkanı Erdoğan'ın onayına sunulan ve 6 aydır bekleyen bir sözleşme de yok.
KOCAOĞLU İYİ BECERİYORDU
Eee oldu mu şimdi? Siz aylardır başımızın etini bunun için mi yiyorsunuz? Bu düpedüz İzmirlileri kandırmaya çalışmaktan başka bir şey değil.
Büyükşehir Belediye eski Başkanı Aziz Kocaoğlu'nun en büyük siyasi söylemi, "Ankara tarafından engelleniyorum" sözüydü. Sürekli bu söze yaslanır ve siyaset yapardı. Mağdurmuş gibi davranarak oyları devşirirdi. Bu işi iyi beceriyordu.
SOYER, SELEFİNE DANIŞMALI
Soyer ise, bu söyleme Kocaoğlu kadar sarılmıyordu. Ancak bazı yanlış politikalarıyla İzmirlilerin kantarında bir hayli aşağıya inince son dönemde bu söyleme daha da hırsla sarıldı. Ancak art arda bombaları patlamaya başladı. Daha önceki gün İzmir depreminin ardından AFAD toplantılarına 5-6 gün sonra çağırıldığı sözünün yalan olduğu fotoğraflarıyla ispatlandı.
Şimdi de bu yalanı patladı.
Bu yüzden Soyer'in bu konuda selefi Kocaoğlu'ndan mutlaka ders alması gerekiyor.
Eğitim şart!