İzmir'de maalesef belediyeler, hizmet aracı olmaktan çok partilerin ve siyasetçilerin arpalığına döndü. Uzun yıllardır "O partimize üye", "Bu ilçe başkanının ahbabı", "Şu milletvekilinin yakını" diye diye binlerce kişi özellikle şirketler üzerinden belediyelere dolduruldu.
CHP İl yönetiminde belediyelerde bankamatik olan çok kişi var. Bugün birçok küçük belediyede bile şirketlerin çalışan sayısı anlı şanlı holdingleri dahi geride bırakıyor.
Bir de buna toplu sözleşme görüşmelerinde belediye başkanlarının sergilediği popülizm de eklendi mi tam oluyor!
HALKIN PARASIYLA ŞOV
Belediye başkanları özellikle seçim yaklaştıkça, kendilerine sendika tarafından getirilen zam taleplerine direnemiyor ve popülist davranıyor. Çünkü istenilen zammın verilmemesi durumunda gidilecek bir grev en büyük zararı belediye başkanlarına veriyor. Vatandaş, sokağında biriken çöpleri görünce başkanların kulaklarını çınlatıyor. O yüzden başkanlar da "Nasıl olsa kendi cebimden vermiyorum" deyip basıyor zammı gitsin! Sonra da halkın parasıyla yapılan şovda belediye önünde işçilerle zafer işaretleri eşliğinde çekilen halaylarla sevinç pozları veriliyor. Ben buradan soruyorum. Bugün İzmir'deki birçok belediye başkanının kendi şirketi de var. O halkın parasını bol keseden dağıtıp halay çeken belediye başkanları, kendi şirketlerinde bu zamların ne kadarını yapıyorlar?
Yarısını bile yapmadıklarına eminim.
BELEDİYELER MAAŞA ÇALIŞIYOR
Sonunda iş o hale geldi ki, bugün kentteki bazı belediyeler, hizmet yerine çalışanların maaşlarını ödemekten başka iş yapamıyor. İzmir'de bugünlerde gündem maddelerinden biri de Bornova Belediyesi'nde süren toplu iş sözleşmesi görüşmelerinde şu ana kadar anlaşma sağlanamaması ve 18 Ekim'de gidilmesi muhtemel grev... Belediye Başkanı Mustafa İduğ, popülizm yapmak yerine önceki akşam Meclis'te yaşananlarla ilgili serzenişte bulundu ve "Bütçemiz ortada.
Görüşmelerde talep edilen bütçenin yüzde 90'ı... Bu rakamlarla hizmet etmemiz mümkün değil" diye isyan etti. Bunun üzerine açıklama yapan DİSK Genel İş 7 nolu Şube yönetimi ise, İduğ'un bu açıklamasını kendilerini kentliyle karşı karşıya bırakılma hamlesi olarak değerlendirdiklerini vurguladı ve "Taleplerimiz asla bütçenin yüzde doksanını kapsamamakta olup insanca yaşanacak bir düzeye karşılık gelmektedir" açıklamasında bulundu.
KAFALARINI DUVARA VURACAKLAR
Peki kim haklı? Bizim edindiğimiz bilgiler, görüşmelerde istenen en düşük işçi maaşının, yan ödemelerle birlikte asgari ücretin 3 katı civarında olduğu şeklinde.
Üstelik bu en düşük maaş alanlar 1587 işçinin sadece yüzde 10'luk bir kısmını oluşturuyor. İşçilerin ortalaması alındığında bu rakam çok daha yükseklere çıkıyor.
Biz bu köşede Mustafa İduğ'u çok eleştirdik. Hatta tabiri caizse yerden yere de vurduk. Hatasını gördüğümüzde yine eleştiririz. Ancak, burada bizce İduğ haklı gözüküyor. Yanlış anlaşılmasın biz de emekçiyiz, her zaman emeğin yanındayız.
Ancak aynı zamanda belediyelerden hizmet bekleyen vatandaşlarız da... Tabii ki, çalışan mağdur edilmesin ama bunun da bir dengesi kurulsun. Bu gidişle İzmir'de toplu sözleşmelerin ardından zafer işareti yapıp halay çeken birçok başkan, seçimlere doğru maaş ödeyemez hale geldiğinde kafasını duvara vuracak.