30 Ocak 1923, Türkiye ve Yunanistan'da yaşayan 2 milyon kişi için acı bir dönüm noktasıdır. Çünkü, atalarının ve kendilerinin doğduğu, yaşadığı, aşık olduğu, gözyaşı döktüğü ve günün birinde bağrına emanet edilmek üzere huzur içinde ölmeyi hayal ettiği toprakları bırakmak zorunda kaldığı gündür.
Anadolu ve Trakya'da 1 milfazla Ortodoks ile Atina ve Ege adalarında yaşayan yaklaşık 900 binden fazla Müslüman, vatan saydıkları yerleri, bir daha dönmemek üzere terk ediyorlardı. Girit'te yaşayanlar da bu göçten nasibini alıyordu.
* * *
1999 yılında Girit Türkleri Kültür ve Dostluk Derneği Onursal Başkanı olan Dr. Abidin Bayraktaroğlu, 1921 yılında İstanbul'da doğdu. İlk öğrenimini Karşıyaka Saint Polikarp Fransız İlkokulu'nda tamamladı. Daha sonra Karşıyaka Ortaokulu ve İzmir Lisesi'nden mezun oldu. Yüksek öğrenimini İstanbul Üniversitesi Tıp Fakültesi'nde yaptı. Dahiliye uzmanlık ihtisasını ise, Ankara Tıp Fakültesi Dahiliye servisinde tamamladı.
***
İlk mesleki tecrübelerini 1956 yılında inşaa halindeki Aydın-Bozdoğan Kemer Barajı'nda kazandı. 1958 yılında Nazilli Sigorta Hastanesi'nin kuruluşunu yaptı. 1962 yılında Ege Üniversitesi Medikososyal Merkezi Başhekimliği'nde bulundu. 1981 yılında emekli oldu ve serbest hekimlik yapmaya başladı. Dr. Abidin Bayraktaroğlu, 1954 yılında Nermin hanımla evlendi, Celal ve Zeynep'in babasıdır.
***
Bayraktaroğlu, bir film konusu olabilecek kadar ilginç olan göçü anlatıyor.
Şimdi size, "Kültür Hamalı" Tufan Atakişi'nin araştırmasından kesitler:
"30 Ocak 1923'te Türkiye ile Yunanistan arasında yapılan ön antlaşmayla 1924 yılının sonuna kadar, 2 milyon insan atalarının yuroldu. Bu arada Girit'in Kandiya (Heraklion), Resmo ve Hanya kentlerinde yaşayan onbinlerce Türk, 400 yıla yakın bir süredir bulundukları topraklardan sökülüp Anadolu'ya getirildi.
Türk gemileri, onbinlerce Giritli'yi Türkiye'nin dört bir yanına olduğu gibi İzmir, Ayvalık ve Bodrum'a taşıdı. Böylece 30 bin Giritli de İzmir ve çevresini kendilerine yeni vatan olarak belledi."
Bayraktaroğlu'nu dinlemeye devam:
"Ben günümüzden 50-60 yıl önce Gediz'de Levanten arkadaşlarımla her hafta yüzüyordum. Tertemiz Gediz'e, Menemen'de Ali ve Rıza kardeşlerin bağından girerdik. Şimdiki yöneticiler bir nehri eskiler nasıl temizliyorlardı diye merak ediyor ya da çözüm bulamıyorlarsa, bana gelsinler. O yıllarda nehir temizleme usulünü onlara anlatayım. Ayrıca İzmir Körfezi'nin her köşesinin pırıl pırıl, tertemiz denizine girmiş ve yüzmüş bir İzmirliyim. O güzellikleri şimdiki nesil de yaşasın isterim."
kentten
Ana-baba okulu ve bir seminer
Özel Hüseyin Aslan Anaokulu; anne-Baba okulunda velileri, çocuk gelişiminde önemli yeri olan, "Kurallar ve Sınır Koyma" konularında bilgilendirdi.
Özel Hüseyin Aslan Anaokulu; anne babaları çocuk eğitimi, çocuk sağlığı ve çocuk psikolojisi gibi farklı konularda bilgilendirerek, onların çocuklarıyla daha sağlıklı iletişim kurabilmeleri amacıyla gerçekleştirdiği, "anne-baba okulu"nun 2010-2011 eğitim yılındaki ilk buluşmasını, çocuk gelişiminde önemli bir yere sahip olan "kurallar ve sınır koyma" başlığı altında düzenledi.
Eskülap Danışmanlık ve Eğitim Merkezi'nden uzman psikologlar Enise Çalışkan ile Füsun Gökkaya'nın çocuk gelişimi konusunda bilgilerini aktardığı etkinlikte veliler hem eğlendi hem öğrendi.
* * *
Etkinlik öncesinde konuşan Ege-Koop Genel Başkanı ve Özel Hüseyin Aslan Anaokulu Kurucusu Hüseyin Aslan, yapılan son araştırmalara göre Türkiye'de okul öncesi okullara giden öğrenci oranının yüzde 30'lara yaklaştığının tahmin edildiğine dikkat çekti, buna karşılık Almanya, Fransa ve Belçika gibi AB ülkelerinde okul öncesi eğitim gören çocuk sayısının ise, yüzde 95 ile yüzde 100'lük bir orana ulaştığını söyledi.
Bornova Öğretmenevi'nde verilen eğitim öncesinde velilere, çocuk gelişimiyle ilgili bir dizi test uygulayan Eskülap Danışmanlık ve Eğitim Merkezi'nden Uzman Psikolog Enise Çalışkan, ebeveynlerin kural koyma konusunda ne kadar kararlı davrandıklarını ölçtü. Uygulanan test doğrultusunda birbirlerine değişik sorular yönelten veliler hem eğlendi hem öğrendi.