Sayıları hakkında kesin bir bilgi yok ama, İzmir'de bir "Japonya İzmir Kültürlerarası Dostluk Derneği" var.
Bu derneğin başkanı da Arzu Yücel.
İşte size bu genç başkan derneklerinin üye profilini şöyle çiziyor:
"Derneğimizin üyeleri Japonya'da lisans ve lisansüstü eğitimi almış değişik meslek gruplarından kişiler, üniversitelerimizin Japonca bölümü mezunları, Japon kültürüne merak duyan İzmirliler ve İzmir'de yaşayan Japonlar."
* * *
Arzu Yücel'e bir soru daha:
"İzmir'de Japon var mı?"
Cevap:
"Bu bize sık sorulan bir soru. Herhalda hiç kimsenin Japonya'dan ayrılıp, buralarda yaşamayacağını düşünüyoruz. Japonların çok muhafazakar olduğunu da biliyoruz. Doğru da... Diğer ülkelerden gelen yabancı nüfusuna oranla çok daha az sayıda İzmir'de yaşayan Japonlar, eş olarak burada olan, bir dönem Türkiye'de çalışıp da emekliliğinde geri gelenler ve Türkçe öğrenmek için kalanlar. İki üç elin parmakları kadar..."
* * *
Arzu Yücel, dernek olarak amaçlarının, Japon kültürünün popüler ve merak edilen yönlerini olabildiğince doğru aktarmak olduğunu vurguluyor. Arzu Yücel, "Farklılıklarımızı anlamamızın da çok önemli olduğunu düşünüyoruz" diyor.
2010 yılı Türkiye'de 'Japon Yılı' olrak ilan edildi. Japon hükümetinin ilişkilerimizi yeniden güçlendirmek için planlandığı bu yıl boyunca İstanbul, Ankara, İzmir, Eskişehir, Bursa başta olmak üzere pek çok ilimizde Japon geleneksel ve modern sanatları ile üniversiteler arasında da çeşitli kongreler yapıldı.
* * *
Japon Dostluk Derneği'nin yeni merkezi önümüzdeki cumartesi günü Büyük Kardıçalı Hanı'nda açılıyor.
Tören saat 18.00'de...
pınar'dan
Bir aşk problemi
"Avuçlarım terliyor."
"Kalbim hızlı hızlı çarpıyor."
"Yemeden, içmeden kesildim."
"Onu görünce... Onu görünce kalbim duracak gibi oluyor."
Bu sözler tanıdık sanırım. Bilindik aşk tepkimeleri...
Gerçekten aşık olan bir insan bunları yaşar mı, tartışılır... Son zamanlarda gördüğümüz aşklarda bunların olmadığı kesin.
Diyelim ki A, B'ye aşık oldu. B ile bütün bu söylediklerimizi yaşadı.
Ve bitti.
Olabilir.
Peki, B'nin en yakın arkadaşı C ile aynı şeyleri yaşayabilir mi? Belki... Bu da olabilir. Peki C ile bunları yaşarken B ile arkadaş olabilir mi? Hatta problemimizi daha da karmaşıklaştıralım, D ile tanışınca, hem B hem de C ile arkadaşlığına devam edip D'ye aşık olabilir mi? Ve tüm bunlar olurken herkes mutlu, rahat ve özgür olabilir mi?
İşte size günümüz aşklarının matematik problemi...
Çözebilene "aşk" olsun... Karmaşık biraz, değil mi?
pazar gırgırı
Çarşıya çıkan kadın ve sonu
Kadının biri alışveriş için şehre inmiş, ilk girdiği dükkanda harika ayakkabılar bulmuş, ikincide de nefis bir elbise. Üçüncü dükkanda her şey 5 dolara inmiş, gözlerine inanamazken birden cep telefonu çalmış. Hattaki kadın doktor ona kocasının feci bir trafik kazası geçirdiğini, durumunun kritik olduğunu, yoğun bakıma kaldırıldığını söylemiş.
Kadın doktora kocasına çarşıda olduğunu iletmesini, bir an önce orada olacağını söyleyerek telefonu kapatmış, ama akabinde hayatının en verimli alışverişini yapmakta olduğunu fark etmiş ve hastaneye gitmeden 1-2 mağazaya daha girmiş, birkaç saat sonra sabah alışverişini bir fincan kremalı kahve ile tamamlanmış ki birden kocasını hatırlamış.
Suçluluk duygusu ile hastaneye koşmuş. Koridorda doktoruna rastlayıp kocasını sormuş. Bayan doktor, kadının elindeki paketlere bakıp "Buraya hemen gelmek yerine alışverişine devam ettin değil mi?" demiş bağırarak, "Sanırım kendinle gurur duyuyor olmalısın. Adam burda yoğun bakımda, sen mağaza mağaza dolaş. İyi be! Ama bu senin son alışverişin olacak. Artık ömrünün sonuna kadar onun hasta bakıcısı olacaksın, hem de başından 1 dakika bile ayrılamadan!"
Kadın son derece üzgün başını önüne eğmiş. Bayan doktor, onun bu haline uzun uzun baktıktan sonra kıkırdamaya başlamış, "Şaka yapıyorum kıııız şakaaaa" demiş, "Takıldım sana. Kocan öldü. Vallahi öldü. Hadi aç bakayım şu poşetleri de neler aldın görelim!"