Serdaroğlu, siyasete ısınma turlarında mı?
Tipik bir Egeli, daha doğrusu Bergamalı...
Baba Kemal Serdaroğlu "Yassıadalık" bir Demokrat.
DP ve daha sonra AP forması altında hem İzmir il başkanlığı, hem milletvekilliği yapmıştı.
Rifat Serdaroğlu, genç sayılacak yaşta kendini emekliye ayırdı ama yapamadı.
Oda babası gibi hem İzmir il başkanlığı, hem de milletvekilliği yaptı.
Oğul Serdaroğlu'nun bir de Sağlık Bakanlığı var.
Şimdilerde, kıyısından bucağından siyasete dokunduruyor.
Takımıyla birlikte meydanlara dökülmesi de bir an meselesi gibi...
* * *
Sohbetin konusu, "Liderler ve tavırları...."
Serdaroğlu'nun dile getirdiklerinden bir mini demet...
* "Bir genel başkan, 'Ben yeni kişilerle yeni bir takım kuruyorum. Bu takım A takımı olacak' demeye başladı mı, tam tamına bir yiğidin gurbete çıktığı gibi olur.
Bir yiğit gurbete çıksa gör başına neler gelir türküsünde olduğu gibi. Başına neler gelir?
* Genel başkan öncelikle bugüne kadar ki takımın başarısızlığını, tükendiğini, artık yeni projeler üretemeyeceklerini kabul ve ifşa etmiş olur. Yani kabahati arkadaşlarına yükler.
* Kendisini o makamlara getiren esas kadrolarda kırgınlık, yılgınlık başlar. Herkes, 'Yahu bizim anamız ağladı. Partiyi biz kurduk, iktidara getirdik. Patron şimdi bizi dışlayıp A takımından bahsediyor' diye düşünür.
***
Sohbetin bu kesiminde Serdaroğlu, "Biz bu tür olayları Tansu Çiller ile yaşadık" diye başlıyor ve ekliyor:
"Partisinde güçlenmeye başlayan Genel Başkan artık tek seçici olmak ister. Genel Başkan olunca matah bir şey oluyorlar ya. Teşkilati dışlamaya, küçük görmeye başlarlar. Teşkilatlarda çalışanlar 'ağzı çorba kokan adamlara veya köylülere benzetilmeye başlanır. Çiller, milletvekillerini partililerin seçmesini, yani önseçimi istemedi."
***
Gözünü siyaset dolu ortamda açmış olan Rifat Serdaroğlu, "ısınma turlarında mı?" dersiniz.
kentten
Tribünde ayı var!..
Alsancak çukurunun "hızlı ve bitirim delikanlısı" Ali Albay, nam-ı diğer "Ayı Ali" geçtiğimiz günlerden birinde iki güzel hanımla birlikte İstanbul uçağındaydı.
Bayanlardan biri Ali Albay'ın "Minik Kuşum" dediği eşi Oya Hanım'dı. Diğer bayan da Oya'nın kankası Esin Tanfer.
Üçlü, Şükrü Saraçoğlu Stadı'ndaki Türkiye-Estonya milli maçına gidiyordu.
Ve, maç Türkiye'nin 2-0'lık galibiyeti ile sona ermişti ki, Ali Albay havalardaydı.
Sevinçte uçuyordu...
Sloganlar savuruyor ve tribünü ayağa kaldırıyordu.
İşte bu sırada, tribünün ön tarafından bir ses yükseldi:
Bu Fener'in amigolarından Patlak Yusuf'tu.
"Ayının ayağa kalkmışını gördüm ama, uçanına Saraçoğlu Stadyumu'nda rastladım. Yaşşa be Ayıııı.."
Bu tabloya Demokrat Emin'in yorumu:
"Ali Abi ile yanındaki bayanlar Milli Takıma uğurlu geldi. Her maça bu üçlü gitmeli..."
fıkra
Niçin
İki İspanyol yolda gidiyorlardı. Birisi ötekine sordu:
"Söyle bakalım. Kilisenin çanları niçin çalıyor?"
"Dua zamanı geldi de ondan..."
"Bilemedin..."
"Biri ölmüş de onun için!.."
"Yine bilemedin..."
"O halde ya bir düğün ya da bir tören var."
"O da değil..."
Öteki kızmıştı.
"Madem öyle. Sen söyle bakalım..."
"Zangoç çanın iplerini çektiği için..."
Ayrıntılar için lütfen tıklayın.