• BUGÜNKÜ YENİ ASIR
  • Namaz Vakitleri
  • VavTv Canlı Yayın
’Göç’ kimyamızı bozuyor... ERKİN USMAN

'Göç' kimyamızı bozuyor...

Tüm yazıları
Giriş Tarihi: 30 Ekim 2012, 19:28
Gediz Üniversitesi Psikolojik Danışmanı Orhan Keskin, il il gezdi, şiddete mercek tuttu. En büyük neden, kontrolsüz göç ve sebep olduğu ekonomik, sosyal sıkıntılar...
Göç yüzünden geleneksel aile yapısı sarsılınca şiddet patlak verdi. Çözüm ise ailelere ve okullara sevgiyi yerleştirmekten geçiyor...
***
Şiddet, toplumsal yaşamı tehdit ediyor.
Öğrenci sınıfta öğretmenini bıçaklayarak öldürüyor, hasta yakınları doktorlara saldırıyor, trafikte sürücüler boğaz boğaza geliyor, eşler birbirlerine kıyıyor, yeşil sahalar ve tribünler sık sık savaş alanına dönüyor.
Gediz Üniversitesi Psikolojik Danışmanı Orhan Keskin, şiddetin neden tırmandığını araştırdı. Öğrencilere, velilere ve eğitimcilere seminerler vermek için şehir şehir gezen Keskin, gittiği yerlerde, şiddetin nereden beslendiğine dair çarpıcı tespitlerde bulundu.
Orhan Keskin'e sorduk:
"Peki, çare ne?"
Yanıt şöyle:
"Çözüm de, sorunun çıkış yeri olan ailelerden geçiyor. Bizi biz yapan sevgi, saygı ve hoşgörünün yeniden ailelerde yeşertilmesi gerekiyor.
Günümüzde ekonomik kaygılar pek çok şeyin önüne geçti. Çocuklar, anne ve babalarına, diğer aile büyüklerine hasret büyüyor, birlikte çok az vakit geçiriliyor. Ne yazık ki o zaman dilimlerinde de tartışmalar ve gerginlik sıkça sergileniyor. Sokakta da benzer manzaralarla karşılaşılıyor. Şiddetle büyüyen çocuklar da şiddete başvuruyor, ayrıca küçük yaşlarda sigaraya başlanabiliyor ve uyuşturucu madde bağımlısı olunabiliyor."
Büyüklerden küçüklere doğru örnek olmalarını isteyen psikolog Orhan Keskin, aileden sonra şiddetin önüne geçilecek bir diğer adres olarak da okulları gösteriyor.
Keskin'i dinlemeye devam:
"İlköğretim çağında çocuklara şefkatle ve sevecenlikle yaklaşılmalı. Çocukların ergenlik dönemlerini geçirdiği orta öğretim kurumlarında ve liselerde ise eğitimciler daha dikkatli olmalı. Öğrencilere sınıf içerisinde rencide edici, onur kırıcı şekilde asla yaklaşılmamalı."

hayattan

Delikçi idi, şimdi Dilekçi!

Ahmet Ünal Delikçi İzmirli popüler bir gazeteci. Başarı yolundaki merdivenleri hızla tırmanmış ve çeşitli gazetelerde çalıştıktan sonra genç yaşta Türk Haberler Ajansı'nın İzmin Temsilcisi olmuştu.
Eşi Berrin de bir gazeteci.
Berrin gazete çalışmalarının ardında, Ege kadınlarının basındaki sesi oldu ve "Kazete-Kazete"yi yayın hayatına soktu.
"Kazete- Kazete" şimdi "Kadınlarımızın Sesi" olarak yayın hayatını sürdürüyor.
Hemen belirtelim; Berrin bu çalışmalarının yanında CHP'nin Parti Meclisi üyeliğini de sürdürüyor.
***
İşte bu hava içinde, "Ahmet-Berrin" çiftinin "Delikçi" olan soyadı, birden "Dilekçi" oluverdi.
Sessizce gerçekleştirilen bir değişimdi bu...
Ahmet kardeşimize bu değişikliği sorduk.
Cevap şu oldu:
"Boyumuza gelen kızlarımız var. Delikçi sözcüğü üzerinde özellikle internetteki fıkralardan rahatsız oluyorlardı. Gerekçe bu...

trafikten
Kurallara uymak enayilik mi?

Altan Lale, her gün Yeşilyurt'tan Çiğli'ye sabah gidip akşam dönüyor.
Akşam dönüşlerde, özellikle bazen şehir içini bazen de Yeşildere yolunu kullanıyor.
Altan Lale anlatıyor:
"10 gün önce Çankaya'dan geçerken trafik resmen kilitlenmişti. Ancak ben orada görev yapan bir trafik polisi göremedim. Üçyol'dan her akşam geçiyorum, ancak orada da şerit ihlal eden, yanlış yerde yolcu indiren, kırmzı ışıkta geçen ,durağa yanaşmayan otobüslere işlem yapan bir tane trafik polisi göremiyorum.
Nedense trafikte hata yapanların yanına kalıyor. Biz kurallara uyanlar resmen enayi konumunda kalıyoruz. Toplumda konuştuğum insanların kafalarındaki trafik polisi izlenimi nasıl biliyor musunuz. Sadece radara, cep telefonu ile konuşanlara bir de emniyet kemeri takmayanlara ceza kesen, başka da bir şeye karışmayan bir izlenim var."

küpe
Doğru yolda olsanız bile, eğer orada oturursanız birileri sizi geçer.
Will Rogers

fıkra
Aradaki fark

Kadının biri şöyle diyordu:
"Kendi bacaklarımla, Sophia Loren'inki arasında ne fark olduğunu şimdi anladım. Benimkiler beni yürütmeye, onunkiler de onu yaşatmaya yarıyor."

tarihten
Tam zamanı

Ava olan büyük merakı kadar, kötü bir nişancı olan ünlü İtalyan yazarı Antonelli, bir gün yemekte çarşıdan aldığı tavşanı kendisinin vurduğunu anlattı.
Fakat sofrada hayvandan şüpheli bir koku yayılınca toparlandı ve konuştu:
"İsabet olmuş. Bunu da öldürmenin tam zamanı imiş..."


Yasal Uyarı: Yayınlanan köşe yazısı/haberin tüm hakları Turkuvaz Medya Grubu’na aittir. Kaynak gösterilse veya habere aktif link verilse dahi köşe yazısı/haberin tamamı ya da bir bölümü kesinlikle kullanılamaz.
Ayrıntılar için lütfen tıklayın.