Ne var ki yağışlar da, İzmir'in altyapısı da ciddi ölçüde olumsuz sinyaller verdi. Birçok yerde evleri, işyerlerini su bastı. Milyonlarca liralık zarar meydana geldi. Özellikle de cumartesi ve pazar günleri şiddetli yağışlar sırasında yurttaşlar İZSU'ya ulaşmakta zorlandı. Ya telefonlar cevap vermedi ya da çözüm bulunamadı.
Dikkatimi çekti o şiddetli yağışlar da... O vatandaşın en çileli olduğu saatlerde... Belediye binaları kapkaranlıktı. Kimseyi göremedim.
Oysa Basmane'den geçenler Konak Belediyesi'nin iki binasının da gece geç saatlere dek ışıklarının yandığına tanık oldular. Hem cumartesi, hem pazar..
Özel günlerde genelde Genelkurmay binalarındaki aydınlığa aşina olanlar, Konak Belediyesi'nin duyarlılığına keyifle tanık oldular. Bana da çilekeş taksici kardeşlerim iletti. Sağolsunlar. Devlet adamı ciddiyetini yerel yönetimlere taşıyan Dr. Hakan Tartan'ın vatandaşın yanında olması sevindiriciydi elbette.
hayattan
Sözleşmeli subaylar dertli
Mehmet Böberci, Türk Silahlı Kuvvetleri'nde "sözleşmeli subay" statüsünde görev yapıyor.
Böberci, Yeni Asır'a gönderdiği mesajda, "Sözleşmeli subaylar gelecek güvencesi istiyor. Ham mahrumiyeti çekiyoruz" dedikten sonra, sözleşmeli subayların sınava girmeden bölük komutanlığına getirildiğini vurguluyor ve devam ediyor:
"Bu göreve geeldikten sonra kadrolu yapılmak için ise, kurmaylık sınavından daha zor bir sınava tabi tutulmaktadır. Kaldı ki, bu sınava açılan kontenjan ise 3-5 kişi ile sınırlı kalmaktadır."
***
Mehmet Böberci'nin verdiği bilgilere göre, sözleşmeli subayların yüksek lisans kıdem hakkı, sınıf değiştirme hakkı yok. Sağlığı bozulduğunda ise ilişkisi kesiliyor.
Bu subaylar en fazla yüzbaşı rütbesine kadar yükselebiliyor.
Peki bu sözleşmeli subayların istekleri neler?
Onu da Mehmet Böberci'den dinleyelim:
"Binbaşılığa kadar yükselme hakkı verilsin. Sözleşmeli subaylara yüksek lisans terfisi ve sınıf değiştirme hakkı tanınmalı. Sözleşme yenilenirken, amir kanaati kaldırılmalı. Ya da sözleşmeli zabıta, sözleşmeli bekçi, sözleşmeli polis olmadığı gibi, sözleşmeli subay da olmamalı."
 |
Mavişehir'e vapur seferleri...
İzmir deniz ulaşımında 50 yıl öncesinin vapur tarifeleri uygulanıyor. İzmir'in nüfusu 50 yıl önce 300-350 bindi. Bugün ise 3.5- 4 milyon. Yani tam on misli. Bu kente on misli hizmet verileceği yerde, 50 yıl öncesinin ölgün tarifeleri sahnede...
İzmir'da yaşayanlar denizden kopartılıyor. Bir tür mahkumiyettir bu...
***
Körfezdeki vapur trafiğinin kuzeyde Bayraklı'nın yanı sıra Alaybey ve Mavişehir'e hatta Foça'ya, güneyde Narlıdere, Güzelbahçe ve Urla'ya doğru yaygınlaştırılacağı yerde durağan hale getirildiğini, zaman zaman da kısıtlandığını görüyoruz.
Siyaset gereği, bazı fırçalamaları bir kenara koyarsak "Mavişehir'e vapur seferleri" gerçek anlamda bir ihtiyaç.
Hem de çoğu öğrenci, binlerce Mavişehirli ve Örnekköy'lünün beklediği bir organizasyon.
Mavişehir ve Karşıyaka'nın Örnekköy ve Anadol Caddesi kesiminden Ekonomi Üniversitesi'ne giderken üç araç değiştiren öğrencilerin, Dokuz Eylül Üniversitesi'nin sağlık tesislerine giden yüzlerce Karşıyakalının dört gözle beklediği atılımdır bu.
Gerçekleştirecek olanlara helal olsun!..
laflama
* İnsan tok sözlü olsun, yeter ki aç gözlü olmasın!
* Kara kaşlı yar söyle derdini. Yeni bir çift ayakkabı mı, yoksa kürk manto mu? Senden kıymetli mi?
* Müzik ruhun gıdasıdır ama sen yine de şu çalgıcılara bahşiş vermeyi ihmal etme!
* Su sızıyor, su sızıyor kaşlarının arasından...
Aaaa tavandan su akıyor be kızım!...
İbrahim Ormancı'dan
geçmişten
Doktorların yakındığı "Bir hazakat-zedeyim, midemi tıp tepti benim..." dizesini yazdığı sıralar... Bir doktor tanıdığı, karşılaştıklarında:
"Hala iyileşmedin mi? Muayenehaneye uğra da, bir reçete yazıyım" dedi.
Neyzen'den cevap:
"Beni azad et. Ben reçetesiz de ölürüm."
fıkra
Aile dostu
Çocuk annesine sordu:
"Öküz nedir?"
"İneğin kocası..."
"Ya boğa?"
Kadın bir süre düşündükten sonra cevap verdi:
"O da aile dostu."
Yani genç komşu...
