• BUGÜNKÜ YENİ ASIR
  • Namaz Vakitleri
  • VavTv Canlı Yayın
Yeminini inkar eden bir adam ERKİN USMAN

Yeminini inkar eden bir adam

Tüm yazıları
Giriş Tarihi: 05 Ocak 2016, 23:18
Bu hain kalkışma, 1900'lü yılların ikinci yarısında, duvarlara ve dağlara taşlara (Kurdara azadi) sloganları yazmakla başladı, çeşitli evrelerden geçti ve bu günlerde (özerklik ve özyönetim) aşamasına geldi.

Ayrılıkçılığı körükleyen Kürt çeteleri Cizre, Nusaybin, Sur, Varto, Silopi, Silvan, Bulanık ve Lice ilçelerinde bunu ilan etmeye kalkıştı ve tokatı yedi.

Bu çirkin kalkışmanın öncüleri arasında HDP'nin eş başkanları Selahattin Demirtaş ile Figen Yüksekdağ var.

Her ikisi de o Meclis kürsüsünden "Vatanın ve milletin bölünmez bütünlüğü" için namus ve şerefleri üstüne yemin etmişlerdi.

Bunlardan Selahattin Demirtaş geçtiğimiz gün, meydanı boş bulup ve dokunulmazlığa sığınarak bir çirkinlik ve edepsizlik sergilemişti.

HDP Başkanı'nın işkembeden attığı sözlere bakın ve "Çüüüşşş" deyin!

İşte Demirtaş'ın pis hayalleri:

"Bu direniş zaferle sonuçlanacak. Kürtler kendi coğrafyalarında siyasi irade olacak. Belki Kürtlerin bağımsız devleti de kurulacak."

Bu ham hayallerin dünyasında dolaşan fikir enayisine hatırlatalım.

Burası Türkiye...

Hoşgeldin Doktor Arif

30 yıl kadar önce tanışmışlardı. Gerginlik dolu bir ortamda... Bir sivil toplum örgütünün genel kurulunda... Arif, derneğin yönetim kurulu başkanlığına aday, Recai de Arif'e muhalif grupta...

Dr. Arif, o günlerde uzmanlık eğitimi alıyordu. Sivil toplum örgütleriyle iç içeydi. Sosyal, kültürel çalışmalar onun için olmazsa olmazdı.

Recai de sendikacı/dernekçi...

İkisi bir araya geldikten daha sonra ailece görüşür oldular. Güzellikleri birlikte paylaştılar. Birlikte dertlendiler. Ülkenin derdi dertleri, huzuru huzurları oldu. Araya ayrılık girdi. Dağlar, ovalar girdi ama dostluk sürdü. Özel günlerde buluştular. Birbirlerini buldular ve eski günleri yadettiler.

***

Bu arada çocuklar büyüdü. Birisi özel sektörde yönetici oldu. Diğeri sağlık alanında akademik çalışmaları tercih etti. Saçlar kırardı, yok oldu. Ama kalplerinde bir arıza olmadı hiç. Olsa da Arif yetişti imdada...

Çünkü Arif Yılmaz, kalp-damar cerrahı. "Mesleğime aşığım hocam ben!" diyen biri. "Hastanın kalbine dokunduğumda duyduğum heyecanı hiç bir şey vermiyor bana" diyen bir hekim.

***

Yıllar sonra gene aynı şehirde birlikteler..

Mesai sonu bir araya gelmenin formülünü bulmaktalar.. Akrebin ve yelkovanın hızlı çalışmasından rahatsızlar, bu biraraya gelişlerde.. Çünkü bitmiyor, birbirlerine anlattıkları- anlatacakları...

Recai, ha bire kitaplardan, yazarlardan söz ederken o da damar sisteminin insanlarla birlikte yaşlanan bir sistem olduğunu ve bu yaşlanmanın geciktirilmesi için neler yapabilirimin derdinde..

Bu konuda da söyleyeceği çok şeyler var..

Yıllar öncesine dayalı güzel arkadaşlığın altındaki giz şu: Biri, diğerinin eğitim-kitap-aydınlanmayla ilgili anlattıklarını canla dinliyor. Diğeri de, çocukluğundan bu yana cerrahiye, özellikle de kalp cerrahisine olan ilgisini zenginleştirdiği için kalp-damar cerrahı arkadaşını dinliyor.

Recai Şeyhoğlu bugünlerde çok mutlu.. Arif Yılmaz artık İzmir'e geldi ya...

İzmirli öyküler

İzmirli romancılarımızdan Zühal& Yücel İzmirli, bu kez karşımıza 'ÇAĞLA'NIN ÇEKİRDEKLERİ' adlı, yedi öyküden oluşan çocuk kitaplarıyla çıktılar.

Yazarlarımızın diğer kitaplarında olduğu gibi çocuklarımız ve torunlarımız için kaleme alınmış bu öyküler de yaşanmış ve İzmir'de, Karşıyaka'da geçiyor.

Çocuk için yazmanın kaynağını, umudumuz olan çocuklarımız ile yaşadığımız çocukluk günlerimiz oluşturur. Sahil çocuklarının oyunları, genellikle deniz kenarlarında geçerken deniz canlıları da onların oyuncakları gibidir. Eğitimci Zühal&Yücel İzmirli; "ÇAĞLA'NIN ÇEKİRDEKLERİ" nde, sürükleyici, sevgi dolu değişik öykülerle bitkilerin, kelebeklerin, martıların, karabatakların, balıkların, deniz kestanelerinin, ahtapotların büyülü dünyasından ve doğanın ağzından çocuklarımıza sesleniyor.

Kırmızı Kedi Yayınevi'nden çıkan ve kitapçı raflarında yerini alan "ÇAĞLA'NIN ÇEKİRDEKLERİ" ni çocuklar, zevk ve heyecanla okurken aynı zamanda çok şey öğrenecekler.

laflama

 Şu yerli otomobil üretme sevdasını bir türlü anlamıyorum. Aracı yerli olsa kaç yazar, yakıtı dışarıdan geldikten sonra!

Bak sen. Cin Ali büyümüş de alkol içer olmuş. Tabii ki de cin tonik içer be! 

Millet kafayı yedi ki hiç sormayın. Yok facebook'a şart sunanlar, yok posta koyanlar, yok maytap geçenler. Sen bunları duvarında paylaşınca sanki Mark Zuckerberg görecek 'Okey Dasti' diyecek. Kasmayın bu kadar kendinizi! 

İlahi Nazım Hikmet "Bulutlar adam öldürmesin" dedin iyi güzel de, bulutlar kadın da öldürmesin, çocuk da öldürmesin usta!

Politikacılara güvenilmez bence. Her şeyi HİTABINA uydururlar ya!
Yasal Uyarı: Yayınlanan köşe yazısı/haberin tüm hakları Turkuvaz Medya Grubu’na aittir. Kaynak gösterilse veya habere aktif link verilse dahi köşe yazısı/haberin tamamı ya da bir bölümü kesinlikle kullanılamaz.
Ayrıntılar için lütfen tıklayın.