En güzel Anneler Günü hediyesi
Anneler ne ister?
Kahve makinesi, mutfak robotu, ütü, epilatör, fincan takımı, nevresim seti mi?
Tek taş, üç taş, beş taş, kolye ya da şöyle afilli bir bileklik mi?
Hırka, gömlek, ayakkabı, çanta...
Karanfil, gül, papatya?
Hiçbiri elbette...
Evladı/evlatları sağlıklı olsun ister.
(Bazen abartır bu sağlık işlerini, küçükken sevmediğiniz o brokoliyi zorla ağzınıza tıkıştırır. Büyüdüğünüzde "n'olur bi lokma ye" şeklinde ısrarlara dönüşür bu tatlı! zorbalık. Yaz sıcağında bile gözü hep ayaklarınızdadır.
'Üşümüyorum anne' dersiniz, ikna olmaz. 'Sen fark etmezsin' der.. Senden önce üşür, senden önce acıkır, senden önce, hep senden önce...) Evladı/evlatları başarılı olsun ister...
(Ödevler, testler, özel dersler arasında bunaltırlar çocukları. Hiç istemediği kurslara götürüp getirirler. İstemediği mesleklere yönlendirirler. Gelecekle ilgili sonu gelmeyen felaket senaryoları dillendirirler.
Çocuğun hayallerine burun kıvırırlar. 'Hayal' derler. 'Para kazanamazsın' derler... Derler de derler...) Evladı/evlatları toplumda iyi yerlere gelsin, parmakla gösterilsin ister...
(Falancanın kızı, filancanın oğlu kıyaslamasına maruz kalırsın. Sürekli uyarılırsın. Hatta bu uyarılar ensende bir şaplak, yüzünde bir tokat şeklinde tezahür edebilir. Sen arkadaşınla basit bir kavga etmişsindir, seri katil potansiyeli taşıyormuşsun gibi muamele görebilirsin.
Abartırlar. Kesinlikle abartırlar!) Evladı/evlatları mutlu olsun ister...
Okul seçimin, ders seçimin, meslek seçimin, eş seçimin... Seni mutsuz edeceğini düşündüğü kararların için seninle savaşır! Çünkü çok korkuyordur senin mutsuz olmandan!
"Cehenneme giden yollar 'iyi niyet' taşlarıyla döşelidir" sözünü doğrularcasına, seni senden çok seven, seni senden çok düşünen insan, çocuk/ergen/genç öfkenin hedefi haline geliverir işte böyle. Çok fazla sevgiden hem de... Ama nasıl bir döngüdür ki, yaş aldıkça, yaşlandıkça anlarsın onu...
Dikensiz gül bahçesi degil ilişkimiz...
Hiçbir çocuğun annesi ile ilişkisi dikensiz gül bahçesi değil. Kimimiz açıktan, kimimiz farkında bile olmadan annemizle çatışarak büyüdük. Bitimsiz bir sevgi ile bitimsiz bir öfke arasında gidip geldi duygularımız... Hayranlık da duyduk, kıskançlık da. "Annesinin doyuramadığını dünya doyuramaz" derler. Onları büyütürken hatalara düşmemiz kaçınılmaz. İnsanız neticede... Ama sevgi yönünden aç bıraktığımız çocuklar hayatları boyunca bu açlığı bastıramıyor.. Sevildiğini, hatta koşulsuz sevildiğini bilen bir çocuk büyütmek her şeyden önce insanlığa olan borcumuz. Ve büyüdüğümüzde... "Bir şey başka bir şeyle ilgili değilse, annenizle ilgilidir." Nedeni açıklanamayan tepkiler, tekrar tekrar düşülen tuzaklar... Muhtemelen tamamen unutulan bir çocukluk anısı, bazen de tek kare bir görüntüdür nedeni ve arka fonda bilin bakalım kim vardır?
Gerisi hayat...
Nihayetinde bir anne en çok "İyi ki benim annemsin" cümlesini duymak ister. Islak bir öpücük ister yanağında, sımsıkı bir sarılmak ister.
Gerisi zaten hayat. Acısıyla, tatlısıyla...
Ölüm bizi ayırır mı ki!
Ölümün bile koparamayacağı bir bağla bağlanmışsak, bu güzel günde anılara sarılıp mutlu olmak varken, üzümek niye?
Anneme sarılabildiğim güzel günlerin hayaliyle, annesine hala sarılabilen herkesi gülümseyerek selamlıyorum.
Ayrıntılar için lütfen tıklayın.