Tel dolaplardan tablet kültürüne
Tel dolabın ne olduğunu bilen bir nesil olarak, elinde adeta tabletle dünyaya gelen çocukları anlamaya çalışıyoruz.
Çocukları anlamaya çalışmak, "iyi niyetli" bir yetişkin girişiminden ziyade bir zorunluluk aslında. "Ben ne istersem o olur", "Ben pişiririm o yer", "Kuralı ben koyarım, o uyar" şeklinde despotça bir yaklaşımınız yoksa -ki umarım yoktur- çocuk yetiştirirken gelenek görenekler, değerler ve bilimi günün gerekleri ile sentezlemeniz gerekir.
Onları geleceğe güvenle hazırlamak elbette yeterince sevilip korundukları bir yuvada ve bu sentezlerin de hayata geçirilmesi ile mümkün olabilir.
Olur da etrafımızda hızla dönüşüp değişen dünyayı boş gözlerle izleyip, dünün bilgisiyle bugünü okumaya çalışırsak, "Bizim zamanımızda..."
Evet, elbette tablet ve cep telefonlarının, sosyal medyanın kontrolsüz ve aşırı kullanımı zararlı. Peki ya yararları? Çocuğun üstelik de çoğu zaman kendiliğinden gelişen bir merakla dünya tarihine, medeniyetlere, yabancı bir kültüre, bir bilim insanının biyografisini öğrenmeye çalışması... Hiç mi şahit olmuyoruz internetin bu tür olumlu sonuçlarına? Bunlara gözümüzü kapatıp toptan yasaklayıcı bir tutum sergilemek en az kontrolsüzlük ve sınırsızlık kadar zararlı kanımca...
DİJİTAL DÜNYADA KARARI(MIZI) KİM VERİYOR?
Çocuk İçin İçerik Derneği'nin düzenlediği "Dijital Çağda Çocuk Olmak" oturumunda konuşan Prof. Dr. Nilüfer Pembecioğlu, dijitalleşen dünyada çocuk önderliği kavramına dikkat çekiyor. Pembecioğlu, "Eskiden çocuk olmak, ninnilerle, masallarla, oyunlarla bağlantılandırılıyordu, şimdilerde ise dijitallikle birlikte düşünülüyor. Dünyanın dijitalleşen yapısına yetişkinlerden önce çocukların uyum sağlaması da beraberinde yetişkinlerden daha bilgili ve deneyimli bir çocuk önderliğini gündeme taşımaktadır" diyor. Ditijal dünya bilgiyi veriyor. Peki ya düşünme ve karar verme yetisi? Prof. Dr. Pembecioğlu, bu noktada önemli bir tehlikeye işaret ediyor. Diyor ki: "Bir çocukla karşılaştığımızda ilk sorduğumuz sorulardan biri ʻBüyüyünce ne olacaksın?ʼ sorusudur. Çünkü bizler, çocukların büyümesini ve bir seçim yapmalarını isteriz. Ancak, dijitalleşen dünyanın buna ne denli izin verdiği büyük bir soru işareti. Çocukların gerçekten büyüyebileceklerini ve seçim yapabileceklerini düşünmek, dijital dünyanın ruhuna aykırı. Çünkü dijital dünya öyle hızlı, öyle kapsayıcı ve öylesine yoğun ki, onun içindeyken durup düşünmek gerçek anlamda karar verebilmek ve ʻbu benim kararımʼ diyebilmek gerçekten çok zor görünüyor."
Ayrıntılar için lütfen tıklayın.