Şeytan üçgeni
Eskiden, özellikle lise yıllarımızda ağzımızdan düşmeyen bir konu vardı. Biz gençler kendi aramızda ballandıra ballandıra anlatırdık. Bermuda Şeytan Üçgeni diye. Atlantik Okyanusu'nda, geçmişte çok sayıda uçak ve geminin kaybolduğu bölgeyi sürekli atlaslarımızda bulmaya çalışırdık ve onun üzerine anlatılan hikayeleri merakla ve biraz da heyecanla karışık bir korkuyla dinlemeye çalışırdık. Uzun süre bulmacalarda ve bilgi yarışmalarında sorulan bu soru güncelliğini yitirmiş durumda.
Artık manyetik olduğu sanılan fakat günümüzde okyanus akıntılarının etkisiyle oluşan bir doğalgaz kaynağına ev sahipliği yaptığı düşünülen bir alan durumunda.
(Bilgi kaynağının doğruluğu hala tartışılabilir.)
BULUNMAZ HİNT KUMAŞI!
Şimdiki zamanda ilişkilerde yürümeyen bir karmaşa varsa ve ne olduğunu bilmediğimiz bir sorunu çözmeye çalışıyorsak hemen, "Aman sen de; ilişki şeytan üçgenine dönmüş" deyiveririz. Aslında bireysel ilişkilerimiz bir yana, dünya siyasetinin üçgenleri, beşgenleri öyle artmış durumdaki, hani çarpım tablosuyla çoğaltsak bile altından kalkamaz durumdayız.
İşte Amerika'nın yeni başkanı Trump.
Tavırlarına bakılacak olursa, sanki yeni dünyaya gökten zembille inmiş bulunmaz Hint kumaşı. Bir eda; yeni gelinlerde yok.
Putin'i ne kadar anlamış durumdayız hala belli değil.
Politika içinde saklı başka bir politika.
Soğan kabuğu misali ayıkla ayıkla gerçeğini göremiyorsunuz.
Avrupa kendini hala dünya medeniyetinin beşiği zannediyor. Fransa'nın şövenist duyguları yüzünden az çekmedik. Hangi milletten olursanız olun, turistik ziyaretinizde asla İngilizce konuşamazsınız ve sorduğunuz her soruya sürekli Fransızca cevap veren kendini beğenmiş bir millet.
Kozmetik ve sinema dünyasına hizmet vermekle ticaretin merkezi olduğunu zannediyorlar.
İyi ki Eyfel kuleleri var. Bizdeki tarihi yapıtlarla boy ölçüşemezler ya; her neyse.
Peki İtalyanlar; mafya sektörünün hizmet anlayışını dünyaya dayatan ve tüm ülkelere bu konuda örnek olan bir toplum dışı örgütün öncülüğünü yapmamışlar mıydı?
Almanların çalışkanlığına diyeceğimiz yok da, narsist bir düşünce anlayışı içinde, soykırıma destekleyici tavırlarıyla bu konuda da dünyaya kötü örnek olmaları yüzünden tarih sayfalarında yerlerini almadılar mı?
Yok olmaktan ödü kopan ve kendilerine "Batmayan Güneş" adını veren İngiltere'ye ne demeli. Her gizli olayın altında onların parmağı yok mu? Biliyoruz ama bilmezlikten geliyoruz. Bir dönem Kıbrıs olaylarıyla da, Yunanlıların şımarıklıklarından pes dediğimiz günleri hiç unutmadık.
İsrail'in gizli gücünü her konuda hissedebiliyoruz.
Tarım sektörüne el attıkları günden beri; tohumları yüzünden dünyanın geni bozuldu. Sayelerinde gençlerimizin çoğunluğu erken yaşta kısırlığa merdiven dayamış durumdalar
KAYINVALİDE FIKRASI GİBİ
Son günlerde bir Hollanda hikayemiz yoktu, o da geldi kondu çok şükür. Aman soframız, onlarsız eksik kalmasın. Şeytan köşegenlerimiz tamamlandı.
Kimsenin sicili temiz değilken bizi steril testlerinden geçirmelerine eminim, hiçbirimizin aklı ermiyor.
Biz ne yapsak kabahat. Kendilerine her şey mübah. Hani eskilerin bir fıkrası vardır.
İki kayınvalide konuşuyorlarmış. Biri gelinin nasıl diye sorduğunda "Akşama kadar uyuyor.
Hep oğlum hizmet ediyor, sorma" diye cevap vermiş. "Peki kızının evliliği nasıl gidiyor" deyince de "Ah kocası bir iyi, kızımı uyandırmaya kıyamıyor, kahvaltıyı bile kendi elleriyle hazırlıyor kızımı besliyor" demiş. Ha ha ha...
Evet biz dünyanın gelini olmaya devam edelim, onlar kızlarını beslesinler bakalım nereye kadar? Hep bana, hep bana felsefesinin tersi dönüverir.
Allah'tan sabırlı bir milletiz. Neyse sabrımız taşmadan konuyu noktalayalım.
Herkes kapısını süpürüp kendi çöpünü toplasa, dünya tertemiz olur değil mi arkadaşlar.
Haksız mıyım???
Ayrıntılar için lütfen tıklayın.