• BUGÜNKÜ YENİ ASIR
  • Namaz Vakitleri
  • VavTv Canlı Yayın
Sahibinden devren aşk FİLİZ ÖZKOL

Sahibinden devren aşk

filizozkol@yeniasir.com.tr Tüm yazıları
Giriş Tarihi: 19 Ağustos 2017, 19:31

Aşk mülkiyet gerektiren bir duygu mudur?
İlişkilerimizde karşımızdaki kişiye neden malımız gibi davranırız?
Aşkın başlama ve bitme süresini kim tayin edebilir?
Tepeden kafamıza kurşun gibi inen bu duyguyu çevremize neden ilan ederiz?
Herkes bilsin biz aşk yaşıyoruz ve sizde kabul edin diye yaptığımız evlilik yeminlerinin bitişinde ne yaparız?
Özene bezene kurduğumuz yuvaların üstünden kara bulutlar dolaşmaya başladığında, soluğu adliye koridorlarında alırken aslında iflas eden evlilik şirketinin feshi için mi uğraşırız?
Mahkemelerin uzayan süreçlerinde; evimizin kapısına astığımız görünmeyen tabela bize neyi hatırlatır?
"Ortaklar arasında çıkan anlaşmazlık sonrası hukuksal sorunlar dolayısıyla şirketimiz bir süre kapalıdır."

KOŞULSUZ SEVGİ

Bunlar ince ve derin konular.
Hiç de iç açıcı değil. Hangi ucundan tutarsak tutalım bir ucu elimizde kalıyor. Her geçen gün aşka ve sevgiye bakış açımız hızla deformasyona uğruyor. Ünlü bir sanatçımız bir röportajında "aşkta koşulsuz bir sevgi arıyorum "demiş.
İyi güzel de; daha evlilik imzası atılırken 'iyi günde kötü günde' diye koşullar kendiliğinden sıralanıvermiş.
Sonra boşanmaya kalktığınızda ayıklayın pirincin taşını..
Ne taşlar bitiyor ne pirinç ve nede koşullar..
Son günlerin magazin sayfalarını işgal eden ünlü basketbolcu Kerem, Elif Gönlüm çiftinin evliliklerine gölge düşüren "Gül Gölge Saygı" haberleri. Elif'le bir müddet önce tanışıp sohbet etme durumum olmuştu. Dünya tatlısı evine ve eşine bağlı bir insan. Evliliğini yürütme çabası içinde. Erkeklerin bu konuda daha şahibeli olduğunu hepimiz biliyoruz. Biyolojik bedenleri ve libidolarından dolayı bozmadıkları düzen yok. Gül Gölge'yle Tvlerde tanışmıştım. Defalarca programlarına konuk oldum.
Benim gibi İzmirli olduğu için, daha sonra uzun sohbetlerimizde oldu. Çok da severim kendisini.
Toprak çekiyor derler ya. İnsanın kendi memleketinin insanı işte.
Birde insanın adı büyük olunca en olumsuz olaylar gelir yakasına yapışır. İlişkinin içinde tam olarak neler yaşandığını bilemeyiz.
Şirket sırları gibi düşünebiliriz.
Bazı konuların kendi içinde farklı matematiği vardır...
Konuya malik kişilerin açıklamaları dışında, konuştuğumuz her şey havada kalmaya mahkumdur. Üstelik bu karmaşık dedikodular sürerken kimse evliliğini bitirmiş durumda değil.
Yine bir arkadaşım boşanma arifesinde; artık eski eş olmaya aday kocasıyla, mal paylaşımı yapıyorlar. Ortaya ne varsa dökülmüş. Yok; arabaydı, yazlıktı, kışlıktı derken, bilançolar çıkmış ve detay hesaplar yapılırken aniden, "Bana yıllarca malı gibi davrandı" deyiverdi.

'MALI GİBİ DAVRANDI'

Birden arkadaşıma, "Evet malıymışsın.
Baksana konuştuğunuz konulara. Hepsi rakamlar üzerine.
Hani duygular, yaşanmışlıklar, karşılıklı hatalar eksileriniz artılarınız. Hiç mi sevgi adına bir şey kalmaz bunca yıldan sonra..
Sabahtan beri kafamı muhasebe defterine çevirdin. Ben bile sizin artık bir android olduğunuzu düşünmeye başladım.
Evet önce aşklar güzel başlıyor.
Hatta ilişkinin içinde birine ait olma duygusu bile mutluluk veriyor.. En çok şikayet ettiğimiz kıskançlıklar dahi, bir duygu barındırdığı için, gelecekte mutlulukla anımsanıyor. Daha sonra görünmeyen bir rüzgar çıkıyor ve her şey tuzla buz oluyor.
Eksilen duygularla birlikte alçalan değerlerin yerini, yükselen maddi değerler alınca, aşkların yerinde yeller esiveriyor.
Evet aşklarda satılığa çıkıyor hatta el değiştiriyor.
Yıllarca senin olan bir aşk, bir bakıyorsun bir başkasının gönlüne yerleşmiş artık onun olmuş.
Yaşadığımız hiçbir şeyi benimsememeliyiz.
Bizim olan bir şey aslında bizim değil. Yine Tuna Kiremitçi'nin bir kitabının adı geldi, "Hepimiz Birilerinin Eski Sevgilisiyiz".. Hiçbir şeye alışmayalım. Kimse üzerinde alışkanlık yapmayalım.. Nasıl olsa her şey şekil değiştiriyor.

YAŞANMIŞLIKLAR VAR

Yüzyıllık binaları gezmeyi çok seviyorum. Her köşesi, her milimetre karesi yaşanmışlık kokar.
İnsana geçmişin duygularından esinti getirir. Yine İstanbul'un Balat semtinin arka sokaklarını gezdiğim bir gün, büyük tarihi bir binanın duvarında "Sahibinden Satılık" ilanıyla karşılaşınca, düşüncelerim taaaa uzaklara gitti, takıldım kaldım...
Kim bilir? neler yaşanmıştı bu binada. Eskimiş yıpranmış ve satılığa çıkmıştı. İçindeki duygularla birlikte.
Eskilerin bir sözü vardır yıllardır geçerliliğini koruyan.. "Mal sahibi, mülk sahibi hani bunun ilk sahibi" Maalesef kabul etmemiz zor olsa da, yaşam değişim mekanizması üzerine kurulmuş ve ne yazık ki hayatın içinde aşklarımızla birlikte yaşayan bir kiracıyız biz. Hepsi bu kadar..
Anılarınızda kalacak mutlu bir hafta sonu diliyorum sevgili arkadaşlar.

Yasal Uyarı: Yayınlanan köşe yazısı/haberin tüm hakları Turkuvaz Medya Grubu’na aittir. Kaynak gösterilse veya habere aktif link verilse dahi köşe yazısı/haberin tamamı ya da bir bölümü kesinlikle kullanılamaz.
Ayrıntılar için lütfen tıklayın.