Kaybetmeyi sevmiyoruz.
"Önce ben " egosu tüm duygularımızı salkım saçak sarmış durumda. Kaçamıyoruz, gidemiyoruz. Kabul, takdir görmek galiba bizi motive eden olayların başında geliyor. Başarının dayanılmaz cazibesine bir kez kendimizi kaptırmayalım. Bir basamak geri gitmek bile, dünyamızın alt üst olmasına yetiyor.
Emek, zorlu bir süreç. Adım adım, ilmik ilmik, dantel misali ördüğümüz başarılarımızın kumdan kaleler haline dönüşmesiyle bir anda uçup gitmesi, korkunç bir depresyonun zeminini hazırlayabilecek durumdayken, kısacık bir yaşam süresinde (ortalama seksen yıl bile kısa) niye dert ediyoruz ki? Hayatın sıralaması çok basit. Öğreniyoruz, kazanıyoruz kaybediyoruz ve son noktayı koyuyoruz.
Geçtiğimiz hafta sanat dünyasından bir yıldız daha kaydı.
Sevgili Harun Kolçak bu dünyaya sessizce veda ediverdi. 62 yaş bazıları için uzun ama yapacağınız daha çok şeyler ve üreten bir kişiliğiniz varsa yarım kalmışlıklar insanı hüzünlendiriyor. Son görüşmemizde birçok projesinden bahsetmesine rağmen, yaşamın kıyısına çoktan çekilmiş bir hali vardı. "Hem kaybettim hem kazandım" derken yaşamın son perdesinde olduğunu biliyordu.
Babası sanatçı Eşref Kolçak, oğlunun hastalığının artık dibine vurduğu hafta, ilaçlarını bıraktığını söylerken, hayatın bitişinde ve kaybedişinde olduğunu Harun çoktan hissetmişti. Eminim daha güzel bir dünyada bıraktığı yerden başarıları devam edecektir.
"Allah hiç kimseye evlat acısı ile sınamasın" diye bilinen bir söz vardır. Ne yazık ki Harun Kolçak bu hayata veda ederken, yıllarca Türk sinemasına emek vermiş ve birçok başarıya imza atmış biricik babasının da bir kaybediş devri başlıyordu. Bunun da Allah katında elbet vardır bir mükafatı diye düşünelim. Babaya sonsuz sabırlar dilerken, hemen sonrasına geçmek istiyorum.
Sunucu programcı Cengiz Semercioğlu, artık bu dünyadan elini eteğini çekmiş bir insanın arkasından konuşmasıyla bazı köşe yazarlarının tepkisine maruz kaldı. Keşke tüm düşüncelerini rahmetlinin sağlığında karşısına alıp da kendisine söyleseydi.
Gözümüzle görmediğimiz bir şey için konuşmak günahların en büyüğü. Müslüman bir ülkeyiz ve bizim geleneksel yapımıza göre, ölen birinin arkasından, onun ruhunu incitecek bir söz söylenmez.
Bazen medya acımasız bir şekilde haddini aşabiliyor.
İnsanın başarılarından çok, eksikliklerinin ve olumsuzluklarının anlatıldığı vefasız bir ortam mı desek bilemiyorum.
Neyse, daha fazla yorum yapmak da istemiyorum ama ben Harun'un sakinliğini, hayvansever oluşunu, sanatçılığını, dostlarına karşı olan fedakarlıklarını hep hatırlayacağım. Bir "HARUN KOLÇAK MASALI" da böylece bitti. Gani gani rahmet eylesin. Kulaklarımda en çok sevdiğim şarkısının sözleri.
Hak Etmedim Ayrılığı... Kim neyi ne kadar hak ediyor diye karışık bir matematiğin içine de girmek istemiyorum. Bugün varız, yarın yokuz.
Kazanmak ve kaybetmek arasında görünmeyen kıldan bir çizgi var. Hayatı iyi gözlemleyebiliyorsak ve farkındalığımız dediğimiz olayın, ağızlarda bir kelime gibi değil de, gerçekliliğin de farkına varabiliyorsak yaşamın anlamını çözmeye bir adım daha yaklaşmışız demektir. Hayat öyle bir derya deniz ki; bildiklerimiz, bilmediklerimizin karşısında bir su damlası bile değil.
Yine hüzünler, yine düşünceler, yine özlemler, yine eksilmeler yine ahlar, oflar arasında dolaşmaya başladım. Bu dünyada hiçbir şeyi tam yaşamadığımız kesin. Tahtıravalli misali. Bir gün yukardasın, bir gün aşağıda.
Kendimizi biraz da hayatın akışına bıraksak, hırslarımıza gem vursak, kazanmaya alışmasak; bir gün kaybedebileceğimizi de düşünsek olmaz mı? Çok mu ütopik geliyor. Öleceğimizi bile bile yaşıyorsak, her şeyin bir son noktası olduğunu da bilmeyiz.
Egoizm gençlere yakışıyor.
Yaşamın başındalar ve hayatı tanımak için dünyaya gelmişler.
Öğrenecekleri çok şey var. Uzun bir yaşam onları bekliyor.
Hani halk arasında Anadolumuzda yaşına yakışmayan hareketleri yapanlara söylerler, "Gençlerle aşık atıyor" diye.
Yaşını başını almış koca koca insanların bedenlerinden fışkıran hırslar maalesef çok komik ve korkutucu oluyor. Ele geçirdiğimiz başarıyı yeri geldiğinde bir başkasına teslim etmeyi bilmiyoruz.
Evet arkadaşlar, kazanalım kazanmasına da; kazanırken birbirimizi kaybetmeyelim, gerisini unutalım gitsin. Mutlu hafta sonları...