Rüzgar geçti kasırga kapıda
Yaklaşık 10 yıldır TV ekranlarını istila eden evlilik programlarının bitiş düdüğü çaldı nihayet. 'İyi mi, kötü mü oldu?' diye birçok soruyu da beraberinde getirdi. Ev kadınlarının vazgeçememesi bir yana, kariyer ve iş sahibi nice kişiler bile bu programların müdavimi olmuştu. Türkiye'nin profilinin ekrana yansımasının rüzgarına kapılmış gitmiştik. Hatta bu programların birinde, uzman kişi olarak yorumlar yapmıştım. İlginç bir dönemde geride kaldı. Aynı kişilerin dört-beş TV gezmesi, ve bir türlü evlenemeyen kişilerin cirit attığı ama ısrarla evlenmeye çalıştırdığı sunucular ve kişiler arasında yaşanan diyaloglar uzun yıllar akıllarda kalacak sanırım. Kısa bir dönem bu programlara yorumcu olarak katılmış olmama rağmen birçok anım birikmiş. Hala anlata anlata bitiremiyorum.
Bu tür programların formatı farklı ülkelerden alındığı için, her ülkenin kültürel yapısına göre şekil değiştirse de, orijinal kopya durumlarından dolayı ses getiriyor.
Evet TV'lerde büyük bir boşluk oluşunca yapımcılar kolları sıvadılar ve direksiyonu hızlıca kriminal konuların yer aldığı programlara döndürüverdiler. Bu tarz projeler dikkat ister. Kolay değildir. Güçlü bir ekip ve sıkı çalışma gerektirir ki; her baba yiğitin gerçekleştireceği işler değildir.
ATEŞLE OYNAMAK gibi bir şey. Uzmanlık konuları.
Atv'de yıllarca Müge Anlı'nın başarıyla yaptığı bu işe özenerek, benzerlerini türetmek bana göre çok zor olacak galiba. Sevil Atasoy da bir ekranda ciddi bir şekilde yaptığı "KANIT'la kendini kanıtlamış durumunda.
Cinayetleri ve kriminal olayları en iyi şekilde ekrana taşıyan biri olarak takdir alırken diğerlerinin bu işi sulandıracaklarından adım gibi eminim. Bir olayı çözmeye çalışırken hepten düğüm haline getireceklerini düşünmek bile istemiyorum. Daha sonra kokusu çıkacak ama hadi hayırlısı diyelim.
Her şey bir yana sunucular önemli. Ciddi bir program lokomotifinin başındalar. Çok önemli, olağanüstü olaylar çözülecek.
Gazetelerin üçüncü sayfalarına el atacaklar. Geçen haftalarda yaşadığımız acı bir kayıp Vatan Şaşmaz olayına bile yayın yasağı getirilirken, bu olaya benzer konular nasıl işin ehli olmayan kişilere teslim edilir ki, anlamak mümkün değil.
Yüksek topukların, kırmızı rujların ve ojelerin çözeceği olaylar değil bunlar. Arkada güçlü bir ekip olsa bile..
Psikologlarla teşviki mesaimin bitmemesi, hayatın tuhaf olaylarına aklımın takılmasından mı nedir başucumun bu değerli dostlarını çok seviyorum.
Bir doktor arkadaşımın yoruma göre; toplumu zedeleyen konuların sıradan ve halka açık olarak ele alınması son derede sakıncalı. Hani, kayıplar bulunabilir.
Dargın aileler bir araya getirilebilir, hatta aile sorunları bile belli bir ölçüde ele alınabilir ki, tüm bunlar bile zorlayıcı konular. Yayın saatlerinin sabah ve öğleden sonra olması da biraz düşündürücü.
Beynimizin sürekli bu tür olaylarla kodlanması panik atak ve depresyon olaylarının yaygınlaşmasına neden oluyormuş.
Uzman arkadaşlarımın görüşüne göre; İnsan psikolojisinde birçok etkenin rol oynadığını bilmekteyiz.
Kişinin yaşamış olduğu her türlü olay, görsellikle ve duyumsallıkla karakterini etkiliyor ve kişi her ne kadar yaşadığı ve gördüğü olayları unutsa da, psikoloji üzerinde yaşanmakta olan her olay; iz bırakmakta ve işin sonucunda ise karakter tamamlanmaktaymış..
Birçok kişi; yetişkin kişilerdeki davranışların kolay kolay değişmeyeceğini düşünse ve ona göre hareket etse de, kişinin karakterinin değişmesi muhtemel bir olaymış. Bu tür programı sunan sunucuların da, zaman içinde çeşitli psikolojik sorunlar yaşadığı tespit edilmiş ve özel hayatlarında bir takım uyum bozuklukları görülmüş.
Düşünün, elinizde bir kumanda kanal kanal dolaşıyorsunuz.
Her açılan pencerede, bağıran ağlayan insanlar. Hızla uzaklaşıyorsunuz.
Merak edip izlemeye devam ettiğiniz takdirde, her gün bir olumlu düşünce, beyninizde olumsuzluğa dönüşüyormuş.
Çukurova Üniversitesi Eğitim Bilimleri Bölümü Psikolojik Danışmanlık ve Rehberlik Ana Bilim Dalı Öğretim Üyesi Dr. Sonay Güçray cinayetler ve şiddet suçlarını açık veya örtük bir şekilde normalleştiren televizyon programlarının şiddet eğilimi olan kişileri cesaretlendirdiğini, şiddet biçimleri konusunda model olmaya, şiddeti nasıl uygulayacaklarına ilişkin yöntemleri öğrettiğini açıklamış.
Evet arkadaşlar gündüz kuşağına yeni programlar tabii ki yapılmalı. Özellikle bu tür programların saati önemli. İhmalkarlık yangının büyümesine neden olabilir. Uzman sunucularla yola çıkılması, yayın saatlerinin gece kuşağına taşınmasında ve bant çekim yapılarak sivri olayların önlemesinde fayda var diye düşünüyor sosyologlar ve psikologlar. Yeni yayın döneminde herkese başarılar dileyelim, bekleyelim ve görelim. Kasırga kapımızı çalmak üzere.. Daha neler olacak bakalım.
Ayrıntılar için lütfen tıklayın.