Tavşan kaç tazı tut
İlişkilerimizde yaşadığımız bir atasözü "tavşan kaç tazı tut" kelime anlamına baktığımız zaman birbirine karşı olan tarafları çatışma için kışkırtma, davranışlarında yüreklendirme. Hayatımızın birçok bölümünde karşımıza çıkıyor.
Sadeleşmeyi ve organik yaşamayı benimsemediğimiz ne kadar konu varsa, ortalıkta tavşan ve tazıların cirit atığı bir orman felsefesi içinde yaşanan hikâyelerimizin başrolü olmaya devam ediyor.
Arayışlarımız hiç bitmiyor.
İnsanoğlu ne kadar mantıktan dem vursa da dibinde duygu karmaşası vardır. Aksi olsaydı her şey süt liman olurdu ve biz asla yaşam deneyimlerimizi başaramazdık. Ne yaşarsak yaşayalım "Hayat devam ediyor" sloganından vazgeçemiyoruz.
Hayal kırıklıkları, ayrılıklar, kayıplar ve yola devam içgüdüsüyle önümüze bakmak ihtiyacı bizi duyarsızlaştırabiliyor. Kızgın bir demiri suya atarak nasıl soğutmaya çalışıyorsak yaşamın içinde duygularımızı sakinleştirmek zorundayız.
Kendinizi anlayacak kadar cesur musunuz? Bazen bir sorunumuzdan kurtulmak isteriz ama çözümü hep dışarılarda ararken, başkalarının değişmesini beklemekten de içimiz sıkılır. Peki sizler sorun gördüğünüz durumlarda, kafanızı dışarı çıkarabilenlerden misiniz?
Hep uç noktalarda dolaşıyoruz.
Kendimizi suçlayarak bir sonuç elde edemediğimiz zaman duygularımızı temize çekmek için hatalarımızın nedenini başkalarında buluyoruz.
Depresyondan şımarıklığa geçişlerimizde hep egolarımız var. Ortalama tutturmaya çalıştıkça sorunların içinde kaybolup gidiyoruz.
En samimi ilişkilerimiz en çok beklentiler taşıdığımız ilişkilerdir.
Kendimizi olduğumuz gibi kabul etmek ve karşımızdaki kişileri hatalarıyla sevmek zor bir seçim gibi görünebilir. Fakat hayatın anahtar gerçeği budur. Herkes bu dünyaya kendini kanıtlamak için gelmiştir ve üstünlük duygularını bir şekilde lanse etmek ister. Bir bitki büyümek için toprağın gücünü alır.
Suya ihtiyaç duyar. Çiçek açması için çevresel faktörleri kullanmak zorundadır. Sonuç bir müddet sonra zamanı geldiğinde çiçekleri solar ve yaprakları dökülür. Bir zaman beslenmek ve büyümek için güç aldığı toprağına geri döner. Ve onunla birlikte kendi kökünü yeniden canlandırmak için çalışır. Bu dünyada herkesin bir görevi vardır ve her şey aslına döner.
Son yıllarda bilgi ve kurnazlık el ele kol kola. İlişkiler sekteye uğramış durumda. İnsanlar kendileri hakkında bir şeyler öğrenmek onu tanımak yerine kendilerini yabancı olmak ve bu konuda cahil kalmayı yeğlerler. Bilginin yetmediği yerde kurnazlık başlar ve doğrular hızla uzaklaşır. Yolunu kaybetmiş bir aracın dağ ve patika yollarda çıkış araması gibi.
Dünya ve insanoğlu ikilemi.
Karmaşık bir düzenin tavşan ve tazısı. Roller değişebilir fakat ortaya konan oyunlar, devlet ilişkilerinden, en küçük bireysel konularımıza kadar sistem aynı çalışıyor. Birbirimizi tamamlamak ve ehlileştirmek için geldiğimiz kesin. Akıl savaşlarının kurnazlığa dönüşmesine bir de güç sistemleri karışınca dünya olaylarının altında hiçbir insanoğlu başarılı bir sonuç çıkartamıyor.
Kaliteli yaşamak insanın kendisini tanımasıyla ve karşınızdaki kişinin de bu kaliteyi sizin kadar hak ettiğini düşünmesiyle başlar.
Aslında çok farklı duygularda aradığımız hayatın sırrı çok basit.
Birlikte saygılı bir şekilde yaşama sanatı. Üstünlük duygusunun hiçbir işe yaramadığını yolun sonuna gelenler çok iyi biliyor. Bırakalım tavşan tazı masallarını. Hayatımızın gerçek hikayelerini kendimiz yazalım.
Her şey doğanın kendisinde saklı. Görmesini bilelim.
Ayrıntılar için lütfen tıklayın.