Türkiye'nin kalkınması için tek çıkış yolumuz çalışkan olmak ve üretmektir.
Türkiye, 'gelişmekte olan ülke' kategorisinden sıyrılıp, 'gelişmiş ülke' ekonomisine ulaşmanın eşiğinde ve artık gereken patlamayı yapacak güçte.
Bu hedefe ulaşmak için daha gayretli olmaya ve üretmeye ihtiyacımız var.
Şair Suna Doğanay'ın Atatürk'ü anlatan dizelerindeki gibi:
"Ordu yok dediler, kurulur dedi.
Para yok dediler, bulunur dedi.
Düşman çok dediler, yenilir dedi.
Ve...
Bütün dedikleri oldu..." Atalarımız vatanı için kıtlık ve cefa içinde, imkansız nedir bilmeden Kurtuluş Savaşı destanı yazmışken, günümüzün imkanlarıyla bizlerin fırtınalar estirmesi ve uluslararası arenada dünyanın model aldığı marka ülke olmamız gerekmez mi?
Ülkesi için herkes kendi çapında katma değer sağlayabilir, üretebilir.
Ülkem için ne yapmak istiyorum?
Nasıl yapabilirim?
Nereden nasıl destek alabilirim? gibi sorulara cevap aramalıdır. Çünkü girişim ve cesaretle insan her istediğini başarabilir.
Artık tükettiğinden çok üreten bir toplum olmamız şart.
Tarım, turizm, sağlık, maden, tekstil, otomotiv, savunma sanayi gibi birçok alanda ülkemiz güçlü kapasiteye sahip ve kendine yeten bir ülke durumunda.
Ancak yeterli değil, daha çok üretmeliyiz.
Üretmek sadece somut ürün ya da canlı üretimi değil tasarruf edici, maliyet düşürücü, fayda sağlayıcı her türlü fikir ve buluşlar da bir tür üretimdir. Mesela domatesten kışlık konserve yapılması, bir çalışanın işe ve işyerine katkı sağlayacak bir fikir sunması, 12 yaşındaki bir gencin sütün bozulup bozulmadığını renk değiştirerek gösteren "bakteri dedektörü" adlı bir süt ambalajı üretip patentini alması, kitap yazmak vb. gibi çeşitli şekillerde insana ve ülkeye katkı sağlayacak her türlü çabalar da üretimdir.
Sürdürülebilir kalkınmanın kaptanı kamu ve özel sektör çalışanlarının fikirlerini hayata geçirmek için "öneri sistemleri" kurulmalı bu fikirler değerlendirilmelidir.
Tarihte birçok buluş, çalışanların fikriyle gerçekleşmiştir.
Ayrıca işveren ve yöneticiler, potansiyeli yüksek çalışanlarına özen göstermeli, insana yatırım yapmalı, çalışanın güçlü yönlerini ortaya çıkaracak görevler vermelidir.
Bu durum, işyeri verimliliğini ve karlılığını arttıracaktır.
Üreten kendini, üretmeyen başkalarını tüketir. (M. Ali Başarır) Toplum olarak Made in Turkey damgalı ürünleri kullandığımızda ithalatı frenlemiş oluruz. Hep birlikte üretirsek gelişiriz, ilerleriz, kalkınırız.
Ekonomik kalkınmada hepimiz bir zincirin parçalarıyız. Bireysel vizyonumuz, daha çok işimizi ve ülkemizi sahiplenmek, her koşulda işimizi aşkla yapmak, ülkemizin gelişmesine katkı sağlamak ve Türkiye'nin başarısına inanmak ve bu uğurda çabalamak olmalıdır.
Üretirsek, ihracatımız artar, sanayimiz güçlenir, istihdamımız çoğalır, halkımızın refah seviyesi yükselir, kısacası huzur ve refah içinde mutlu bir ülke oluruz.