Bu hafta milyonlarca kişinin gözü kulağı 2022 yılı asgari ücret zammında.
Dünya genelinde yaşanan ekonomik kriz bütün dünyayı olumsuz etkiliyor. Ekonomik kriz gelişmiş ülkeleri bile sarsarken, hayat pahalılığı ülkemizde de maaşlı çalışanların ay sonunu getirmesini zorlaştırıyor. Bu konuda Başkan Recep Tayip Erdoğan "sabit ücretle çalışanı enflasyona ezdirmeyeceğiz" ifadelerini kullanarak yeni zam öncesi asgari ücretle çalışanların yüreğine su serpti. Ülkemizde yaklaşık 6,5 milyon kişi asgari ücret alıyor.
Çalışma ve Sosyal Güvenlik Bakanı Vedat Bilgin açıklamasında, "2020 asgari ücret zammı toplumu tatmin edecek bir oranda olacak ve Türk-İş ile uzlaşmaya yakınız" diyor. Bakan, "emeğin korunacağını, yeni zammın toplumu tatmin edecek düzeyde olacağını ve adalet duygusunun pekişeceğini" vurguluyor.
İŞVEREN REFERANS ALIYOR
Asgari ücret zammına ilişkin sendika başkanları ise yeni zammın "zorlu ekonomik koşullarda yaşanabilir çerçevede olması gerektiğini" dile getiriyor. Hak-İş Genel Başkanı Mahmut Arslan, Türk Metal Sendikası Genel Başkanı Pevrul Kavlak, Türk-İş Genel Başkanı Ergün Atalay'ın açıklamalarının ortak paydasına bakıldığında "enflasyonla mücadele kapsamında emekçinin geçinmekte zorlandığını, günün koşullarına göre bir ücret düzenlemesinin gerektiğini, asgari ücretin bir alt limit olduğunu ancak bunun Türkiye'de genel ücret politikası olarak algılandığını ve bunun değiştirilmesi gerektiğini" ifade ediyorlar.
Gerçekten de ülkemizde asgari ücret işverenlerin referans aldığı bir ücret politikası. Halbuki emeğe verilen değerin asgari sınırda tutulmaması gerekiyor. Ülkemizde binlerce nitelikli kişinin örneğin mühendis, yüksek lisans mezunu gibi kişilerin asgari ücret aldığını görüyoruz.
İşveren tarafından bakıldığında işçilik maliyetlerinin yüksek olması mazeret gösteriliyor.
2022 yılı asgari ücret düzenlemesi yapılırken Gelir Vergisi ve Katma Değer Vergisi'nin de revize edilmesi gereklidir.
ÇEŞİTLİ ÖNERİLER VAR
Sosyal devlet anlayışında halkın ihtiyaçlarına cevap vermek ve halkın refah içinde yaşamasını sağlamak vardır.
Özellikle bazı alanlarda vergi düzenlemesi büyük ihtiyaçtır. Örneğin temel ihtiyaç kategorisinde yer alan bebek bezinin KDV oranı % 18 iken, pırlantanın KDV oranının sıfır olması toplumda huzursuzluk yaratabilmektedir. Bu nedenle lüks tüketim kategorisinde yer alan ürünlerin KDV oranını artırıp, temel ihtiyaçlarda KDV oranı düşürülebilir. Diğer taraftan ülkemizde Gelir Vergisi oranlarında yeni bir düzenlemeye ihtiyaç duyulmaktadır.
Özellikle maaşlı çalışanların Kümülatif Vergi Matrahlarındaki artıştan ötürü maaşlarındaki netlerin azalması büyük sorun teşkil etmektedir.
Yeni düzenlemede asgari ücretin vergi dışı bırakılması istenmektedir. İşveren tarafından bakıldığında örneğin İstanbul Ticaret Odası Başkanı Şekib Avdagiç açıklamasında "Asgari ücrete enflasyon oranında yapılacak zammı işverenin karşılamasını, enflasyonun üzerindeki kısmın ise asgari ücret üzerindeki vergi yükleri azaltılarak devlet tarafından karşılanmasını makul bir çözüm olarak görüyoruz" diyor. TOBB Başkanı Rifat Hisarcıklıoğlu, işletmelerin sürdürülebilirliğinin zarar görmemesi ve maliyetlerin düşürülmesi gerektiğini vurgulayarak, "Asgari ücrette vergi kaldırılmalı. Gelir Vergisi dilimleri yükseltilmeli. Asgari ücret desteği artırılmalı" tavsiyelerinde bulunuyor.
Ülkemizde milyonlarca kişiyi ilgilendiren asgari ücret zammında işçi ve işverenleri memnun edecek bir müjdeli formül beklenmektedir. Şu bir gerçek ki emekçi ne kadar mutlu olursa işverenine katma değeri de o kadar artacaktır. İnsan odaklı bir yönetim anlayışı daima kazandırır.