Genç beyinlere sahip çıkalım!
Küreselleşme ile ticari ilişkilerin ve işbirliklerinin artması, ürün hizmet- sermaye ve hammadde dolaşımı gibi insan dolaşımı da hızlandı. Ayrıca internet ve dijital dünyanın sunduğu imkânlar, farklı coğrafyaların yaşam biçimlerini öğrenme fırsatları gibi pek çok etken, beyin göçünü tetikliyor.
Bir kişinin vatanı toprağıdır. Ancak bilimsel veriler, göçte itici ve çekici sebepleri karşımıza çıkarıyor. Bunların başında ülkenin ekonomik istikrarsızlığı, siyasilerin aldığı kararlar, bireyin karamsarlıkları ve gelecek endişesi geliyor. İlaveten ülkenin refah seviyesi, insani değerlerden uzaklaşan kararlar verilmesi, ücret düşüklüğü, işteki yöneticinin ehil olmaması gibi sorunlar sıralanıyor.
Ayrıca bireyin kapasitesini kullanamama, yaratıcılığını sergileyememe, gelişim olanaklarının sınırlılığı, araştırma ve geliştirme alanlarının kısıtlığı, laboratuvar ve uygulama alanlarının yetersizliği gibi faktörler sayılabilir.
İnsan psikolojik bir varlıktır ve kendini değerli hissetmek ister. Maslow'un İhtiyaçlar Piramidini dikkate almak gerekiyor.
TÜRKLER ARTIK YÖNETİCİ
Birey; iş dünyasında ve toplumda tatmin görmediği zaman yeni arayışlara girerek gelen teklifleri ve cazip imkânları değerlendirmek ister. Son yıllarda Almanya, Fransa, Kanada, AB, ABD vs ülkeler tersine beyin göçü almak için ayrıcalıklı pozisyonlar ve cazip imkânlar sunuyor.
21. yüzyılda artık pek çok düzen değişti, değişiyor. Yetenekli ve donanımlı insanlara kapılar ardına kadar açılıyor, ülkeleri için üretim sağlasınlar diye el üstünde tutuluyor.
Mesela 1960'lı yıllarda Almanya'da Türkler vasıfsız işlerde çalıştırılırken son yıllarda yönetici pozisyonlarında çalıştırılıyor.
Verilere, global değişimlere, uygulanan politikalara bakıldığında, ülkemizin "Beyin Göçü Politikalarını" revize etmemiz, güçlü bir ülke olmamız için önem taşıyor. Bunun ilk adımı ise temel eğitimden, özellikle de lise seviyesinde önemli stratejiler belirlemekten geçiyor. Ülkeler, insan yetiştirme politika ve misyonlarını güncelliyor. Dolayısıyla 21. yüzyılla entegre ve multidisipliner bir eğitim sistemi oluşturmamız şart.
Gençlerin yetenek, istek ve beklentilerini anlayıp bunu ülkenin ve dünyanın ihtiyacı olan ortak paydalarda birleştirerek hareket etmeliyiz. Bir insan dünyayı değiştirebilir.
Gençlerin becerilerini açığa çıkarabilecekleri, muhakeme, yaratıcılık ve üretim odaklı bir eğitim sistemi kurmalıyız.
ASLINDA HİÇ EKSİĞİMİZ YOK
Milli Eğitim Bakanlığı bu konuda başarılı çalışmalar ortaya koyabilir. Nasıl ki MEB son yıllarda meslek liselerinde büyük bir atılım yaptı ise benzer atılımları düz liselerde de yapabilir. Gençlerin fikirlerini ve yeteneklerini ürün ve hizmete dönüştürebilir.
Bunun için okullar Ar- Ge merkezleri gibi bir alt yapı sistemi kurarak, her gencin yetenek ve ilgi alanları analiz edilerek, inovatif çalışmalar üretilebilir. Hatta bu çalışmalar, sanayi ve iş dünyasının temel ihtiyaçları esas alınarak yapılabilir. Böylece eğitim ile kalkınmanın çıktıları da görülebilir.
Bu konuda MEB, Sanayi ve Teknoloji Bakanlığı, Ticaret Bakanlığı ve TOBB ortak adım atarak çalışmalar yürütebilir. "Gençler Kalkındırıyor" gibi bir slogan geliştirilebilir.
Ülkemizin güçlü yönleri, fırsatları ve risklerini her genç fark ederek bir bakış açısı kazanırlarsa gerçekten dünyanın 5'ten büyük olduğu da anlaşılabilir. Cumhurbaşkanı Erdoğan'ın 5 diye tabir ettiği ABD, Rusya, İngiltere, Fransa ve Çin'den fırsat ve kapasite olarak eksiğimiz yok fazlamız var. Beyin Göçü vermemek hatta son günlerin büyük tehlikesi "Dijital Göçebeliğe" kaptırmamak için tedbir almamız çok önemli. Gençlere yatırım yapmalı, onlara değer vermeli ve güvenmeliyiz. Gençler geleceğimizdir.
Ayrıntılar için lütfen tıklayın.