Beşeri sermayenin daha da artması için nitelikli eğitim şart

Geçmişten günümüze insanlık tarihinin geçirdiği üç büyük değişimi düşündüğümüzde; tarım devrimi, sanayi devrimi ve bilgi-teknoloji devrimlerinin insanlık için ne kadar önemli olduğunu görebiliriz. Gerçekten de günümüzde yaşadığımız teknolojik imkanlara bakıldığında, 21. yüzyılda bilgi teknolojilerinin geldiği aşama hayranlık uyandırıyor.
Bilgi teknolojisinin kullanımı, ekonomik ve toplumsal dönüşüme faydaları bir katalizör olarak karşımıza çıkıyor. Alın terinin akıl terine dönüştüğü bu zaman diliminde, beşeri sermayenin artması ile emek yoğun üretim süreçlerinin giderek azalmasını sağlıyor. Kısacası teknoloji geliştikçe, beşeri sermayeye olan ihtiyaç hızla artıyor.
Teknolojik değişimlerin akıl almaz bir hızla ilerlediği, teknolojinin hızına yetişemediğimiz bir yüzyıldayız. Bu bakımdan kalkınma planlarının odak noktasının beşeri sermaye önceliğinde olması mühim. Dünyanın gittiği yön bu şekilde olunca haliyle yapılacaklar listesi de çok açık; eğitime yatırım. Güçlü devletlerin ve güçlü kurumların tarihlerine bakıldığında gelişmenin kaynağının 'eğitim' olduğu görülecektir. Eğitim Sisteminin beşeri sermayeyi artıracak şekilde tasarlanması geleceğimiz için çok büyük önem taşımaktadır.
Uzmanlar, buradaki kritik faktörün 'orta öğretim süreci ile lise döneminin çok önemli bir aşama' olduğunu belirtiyor.
GELİŞMEMİZİN ANAHTARI
Gençlerin bu dönemde; sorgulayıcı, planlayıcı, muhakeme becerilerini geliştirerek şekilde yetiştirilmesi, nitelik kazanması ve edindiği bilgileri uygulamaya koyacak bir eğitim sistemi kurulması beşeri sermayenin güçlenmesi adına çok önemli.
Niceliğin değil niteliğin esas olduğu bir eğitim modeli ile gençlerin eğitim sistemine olan inançları artırılabilir. Bu inanç bizim gelişmemizin de anahtarı olacaktır.
Tek ihtiyacımız olan çocuklarımızın ilgi ve yeteneklerini kullanabilecekleri şekilde onları yetiştirmemizdir. Eğitim milli bir meseledir ve herkese sorumluluk düşmektedir.
Milyonlarca yetenekli gencimiz, yoğrulmayı ve kapasitelerinin açığa çıkması için onlara yol gösterici olunmasını bekliyor.
Eğitimle kalkınmanın olacağını tüm sektörlerde içselleştirmemiz lazım. Beşeri sermayeyi güçlendirdiğimiz takdirde ekonomide, sanayide, hukukta, teknolojide, AR-Ge'de, inovasyonda başarılı olabilir, toplumun refah seviyesini güçlendirebiliriz.
Dünyanın avuç içinde olduğu ve büyük bir teknolojik dönüşümden geçtiği düşünüldüğünde gençlerimizin bir dünya insanı olabilmesi için en az bir yabancı dili ana dil düzeyinde öğrenmesi önemli bir ihtiyaç.
YÜZYILIN YILDIZI OLABİLİRİZ
Evrensel dilin İngilizce olduğu düşünüldüğünde, gençlerin orta öğretim sürecinde gramer tabanından çıkıp, anlama konuşma ağırlıklı bir metod ile yabancı dil eğitimi alması, dile getirilmiş ancak uygulamada yetersiz kalınmıştı. Geçtiğimiz günlerde bu konuda Milli Eğitim Bakanlığı kamuoyuna önemli bir açıklamada bulundu. MEB İngilizce Öğretim Programı, günlük hayatta iletişimi temel alan ve dinleme, konuşma- okuma ve yazmadan oluşan dört dil becerisinin kullanılmasını hedefleyen Avrupa Dilleri Ortak Çerçeve Programı (CEFR) göz önünde bulundurularak hazırlık yaptığını duyurdu. Milli Eğitim Bakanı Özer, Türkçe Matematik ve Yabancı dil için bir seferberlik başlattıklarını duyurdu.
İş yaşamına uyarladığımızda bu üç dersin bir ülkenin kaderini değiştiren en temel alanlar olduğunu görmekteyiz.
Ülkemizin dünyanın göz bebeği olabilmesi için odaklanmamız gereken en önemli meselesi 'eğitimdir.' Türkiye'nin onca imkan ve potansiyelini kullanabilmesi, gücünü artırabilmesi yalnızca eğitimle nitelik kazanmış, ehliyet sahibi nesillerle mümkündür. Bilim, ahlak ve insani değerlerle harmanlanmış bir eğitim sistemi bizi yüzyılın yıldızı yapacaktır.