Çalışma hayatında yaşanan problemlere objektif yaklaşılmalı

Çalışma hayatı bir ülkenin geleceğini şekillendirmede ve ülkenin kaderini değiştirmede çok büyük bir rol üstlenmektedir. İş dünyası ne kadar verimli olur, hizmet kalitesini ne kadar çok artırır ise karlılığı ve rekabet gücü o kadar artar. Bu etkenler sayesinde ülkenin refahına katkısı ve geri dönüşümü de o oranda yüksek olur. Elbette iş dünyası çoklu bir disiplini gerekli kılar. Bilimsel veriler ışığında, ehliyetli ve liyakat sahibi çalışanlar ile kurumlar önemli iş çıktılarına imza atarlar.
Verimli bir iş hayatının en önemli adımları arasında takım çalışması gelir. Takımdaki sinerji ne kadar fazla ise yaratıcılık o oranda artar.
Günümüzde global değişimler yaratıcı olmayı en önemli öncelik haline getirmiştir. Çünkü rekabet o kadar hızlı ki bir adım öne geçebilmek, fark yaratabilmek, tüketicinin kalbini ve parasını kazanabilmek her şeyden önce yaratıcı ve özgün olmayı gerektiriyor.
İşyerlerinde birbiri ile uyum içinde çalışanların yer alması, aynı hedef etrafında birleşmek, ortak paydada buluşabilmek, aynı meselelerde sorunları dert edinmek haliyle yaratıcı bir kurum kültürünü de oluşturmaya vesile oluyor. İş dünyasında hedeflere ulaşabilmek; sıkı çalışmayı, engebeli yolları aşmayı ve problemleri çözmekle mümkün oluyor.
ÖNEMLİ OLAN KARAR SÜRECİ
Özellikle dış çevre faktörleri, ekonomik ve siyasi nedenlerle değişen koşulların iş dünyasına yansımaları çalışma hayatını zorluyor.
İşte bu faktörlerin yarattığı iklim, doğru karar almayı gerekli kılıyor. Yanlış kararlar, maddi kayıplara, kurumsal itibarın zarar görmesine, marka değerinin düşmesine ve çeşitli istenmeyen sorunlara yol açarak, sosyal medyanın da gücüyle kurumlara kötü günler yaşatıyor. Oysa çalışma hayatının ekonomik ve sosyal boyutunu da göz önünde bulundurduğumuzda, doğru karar vermenin önemi çok net. Hızlı bir değişimin yaşandığı günümüzde, toplumun değerleri, düşünme biçimleri, öncelikleri değişmektedir.
Bu değişim işyerlerini yapı, strateji ve süreç yönünden etkilemektedir.
Bu değişim ortamı içinde yöneticiler amaçlara ulaşmada, birçok farklı sorunla karşılaşmaktadır. Bazı kurumlarda halen günlük, subjektif kararların alındığını görüyoruz. Oysa yönetimin en önemli unsurlarından olan "karar süreci" bilimsel ve mantık çerçevesinde ilerlemeyi gerekli kılmaktadır.
Alternatifler arasında seçim olarak tanımlanan karar, genelde bir problem olduğunda ortaya çıkar. Problemin doğru tanımlanması, analiz edilmesi, problem çözüm alternatiflerinin belirlenmesi ve detaylandırılması, alternatiflerin çok yönlü bir yaklaşımla yapılması, çözüm aşamasına gelindiğinde ise hataların tekrarlanmaması adına kök nedeninin tespit edilmesi gerekir. Gerçek durum istenen durumdan farklı olduğunda ortaya çıkan problemler, bazen yeni fırsatlara da dönüşebilir.
Bunu iyi okumak gerekir.
ÇÖZÜM İÇİN KRİTİK ÖNERİLER
Problemlere karşı akılcı ve yaratıcı çözümler geliştirmek başarılı bir iş dünyası için önemlidir. Özel ve kamu sektöründe problemlerin işyerine zarar vermemesi adına, yazar Arthur Van Gundy'nin birkaç önerisine kulak verelim:
● Kaynaklar problemin çözümü ve uygulanabilmesi için yeterli mi?
● Çalışanlar başarılı bir uygulama için gerekli motivasyon ve kararlılığa sahip mi?
● Fikir (çözüm) organizasyon içerisinde genel bir değişikliğe yol açıyor mu?
● Prosedür ile ilgili aşılması gereken engeller var mı?
● Organizasyon yapısı ile ilgili aşılması gereken engeller var mı? (Örneğin haberleşme kanalları)
● Ne tür organizasyonel veya yönetsel politikalara ihtiyaç ve değişikliğe gereksinim var?
● Mevcut uygulamada kabul edilebilir risk toleransı nedir?
● Fikrin uygulanmasında kişisel bir çatışma veya engelleme var mı?
● Kurumun kültürü sorunun çözümü ile uyumlu ve güvenilir mi?
● İş dünyasında kişisel değil kurumsal düşünce yapısının hakim olması, kurumsallaşan ve kalite bilinci ile ilerleyen kurumların çokluğu parlak bir geleceğin en önemli adımlarıdır.