Deprem felaketinin üzerinden bir ayı geride bıraktık. Acıların ortasında enkaz kaldırma çalışmaları devam ediyor. Uzmanlara göre 8 ayı bulabilecek.
Dünya tarihinin karadaki en ağır depremi olarak kayıtlara geçen bu depremin 500 atom bombasından daha fazla yıkım yarattığı belirtiliyor. Bu felaketin yaşanması 1999 Marmara Depremi gibi büyük depreminden ders alınmadığını maalesef bize gösterdi. Bugüne kadar yapılan hataların bundan sonra yaşanmaması adına umarız bir dönüm noktası olur.
Ülkemizin dünyanın en yoğun deprem kuşağında yer alması yeni felaketleri yaşama olasılığını gösteriyor. Ancak bilimsel yöntemlerle binaların inşa edilmesi riskin olmadığını da açıklıyor. 'Deprem değil bina öldürüyor' sözünden hareketle tedbirlerin alınması şart.
Kaderci zihniyetle 'bir şey olmaz' düşüncesinden arınıp, bilim ve kriz yönetim ilkelerine göre 'en kötüsü ne olabilir' sorusuna göre hazırlı olmamız gerekiyor. Bu kapsamda pek çok uzman görüşlerini paylaşıyor. Son bir aydır köşemden uzman görüşlerini aktarmaya çalışıyorum. Şunu belirtmekte fayda var.
Ülkemizin depreme ilişkin yasaları dünya standartlarındadır. Tek sorunumuz uygulama eksikliği yani iş etiğinden yoksun kişilerin hile yapması. Hileye mahal vermeyecek bir şekilde yeni düzenlemelerin yapılması önemli.
Temelde eksikleri şu şekilde özetleyebiliriz.
MESLEKİ SORUMLULUK SİGORTASI
- Müteahhitlere ilişkin yeni bir düzenlemeye ihtiyaç var. Mesleki yeterliliği ve inşaat alanında eğitimi olmayan kişilerin müteahhit olması engellenmelidir. Ayrıca müteahhitlere Mesleki Sorumluluk Sigortası zorunlu tutulmalıdır. Bu olası bir yıkımda bina güvence bedelidir. Depremzedeler yeni konut yapımında konut bedellerini nasıl karşılayacak? İnsanlar perişan bir haldeyken, evleri işleri yakınları kayıpken bu maddi yükü nasıl karşılayacak?
- Yapı Denetim şirketlerinin yetki ve sorumlulukları çok fazla. Ancak her yapı denetim şirketi görevlerini hakkıyla yapamıyor. Kusurları söyleyen bir inşaat mühendisine "seni betona gömerim" diye tehdit eden müteahhitler varsa ne denebilir?
Bu nedenle bu işin devlet kontrolüne geçmesi suistimali önlemek adına fayda sağlayacaktır. TOKİ binalarının hasar almaması çok önemli bir göstergedir.
NİTELİKLİ İŞÇİ ÇALIŞTIRILMALI
- Bazı yıkılan binalarda görüldüğü gibi donatıların iyi olmasına rağmen işçilik yetersizliği nedeniyle binaların yıkıldığına şahit olduk. Dolayısıyla inşaatlarda çalışan tüm işçilerin nitelikli olması çok önemli. Bu kişiler sıkı eğitimden geçirilmeli ve akredite olmalıdır. Mesleki Yeterlilik eğitimi olmayanlar çalıştırılmamalı ve her yeni inşaat öncesinde Oryantasyon Eğitimlerine tabi tutulması fayda sağlayacaktır.
Ülkemizin yapılarına ilişkin önemli çalışmaların başlayacağına şahit olacağız.
Çevre, Şehircilik ve İklim Değişikliği Bakanı Murat Kurum'un deprem bölgesindeki inşaat süreciyle ilgili açıklaması bunu doğruluyor.
Bakan'ın "Afet risk durumu, zemin kalitesi çalışmalarıyla sosyolojik, demografik, kültürel yapıyı koruyarak, il yöneticileri, STK, akademisyenlerle istişare ederek, vatandaşımızı mağdur etmeden yeni yerleşim yerlerimizi belirliyoruz. Ayrıca yerleşime açılacak alanlarda tüm afet risklerinin tespiti yapılacak. Morfolojik, jeolojik, jeofizik, jeoteknik, hidrojeolojik, sismotektonik arazi kullanımı incelenecek. Sürecin her aşamasında üniversiteler, bilim insanları, mühendis, mimar, şehir planlamacıları olacak" demesi bilimin ışığında çalışmaları gösteriyor. Ülkemiz olağanüstü bir felaket yaşadı. Yeni felaketleri önlemek için seferberlik ruhuyla hepimiz elimizi taşın altına koymalıyız.