Hakan Urgancı

Kolay aşk mı, zor olan mı?

Zor bir ilişkiye adım atmakta kararsız olan arkadaşlarım bana danışırlar (kanka müessesesi bu günler içindir) ...
Sevmenin kendisi en büyük ödüldür zaten. Yani sevilmek çok konforlu bir durum olmakla birlikte, sevmek başlı başına bir zevktir. Tabii her zevk gibi biraz çilelidir. Bedeli öyle ya da böyle ödenir. Bu yüzden, 'danışan' arkadaşıma şunu sorarım: 'Ne kadar enerjin var?'

Genç yaşlarda zor insanlar güzel ve değerlidir, örneğin. Neden mi? Yaşın gereği. Genç insan, enerjisini atmak üzere burada bulunmaktadır. Genç insan, bir anlamda avcıdır. Öyle bir ava ihtiyacı vardır ki; düşe kalka, bile yanıla kendi sınırlarını keşfetsin, gücünü sınasın. Hangi malzemeden yapıldığını keşfetsin. Evet, sevgi değil ama aşk, karşıdakiyle değil, seninle ilgili bir sınav ve bilmecedir. Aşık olduğun insan aracılığıyla kendine doğru bir yolculuğa çıkarsın.
Oysa olgun çağlarınızda (bu olgun çağlar, kişinin nasıl bir yaşam sürdüğüne bağlı olarak değişir) artık (mümkünse) kendinizi tanımışsınızdır.
Bedensel fonksiyonlarınız daha yavaşlamış ama deneyimin keyfini çıkarmak istiyorsunuzdur. Bu noktada hazdan çok konforunuz ön plandadır. Sizi bir başkasının tanımlamasına ihtiyacınız (umarız ki) kalmamıştır.
Bu yüzden olgun çağlarınızda zorun peşinden koşmanızı önermem. Yorulursunuz. Üstelik bu çağlarda reddedilmek, insanı daha çok üzer.
Bu yaşlarınızda, kolay güzeldir. Aşk durağından geçmişseniz, doğru insan sizi sevgi durağında beklemektedir. Çok bekletmeyin, olmaz mı?
KABLOSUZ EMPATİ
Bu ara herkesin dilinde bir empatidir, gidiyor... Sempatik bir sözcük, empati. Üstelik hepi topu üç hece. Adamın ağzını yormuyor. Anlamını da yalan yanlış biliyoruz ama çoğunlukla bilmeden sempatiyle karıştırıyoruz. Sorun bakalım, kavramı bilen ve cümle içinde kullanan tüm beyaz yakalı(!)lar, empati yeteneğinin olduğunu, hatta -ayıptır söylemesi- biraz fazla yetenekli olduğunu düşünüyor. Kendisini kolayca bir başkasının yerine koyabileceğine inanıyor.

İnansınlar bakalım! Hadi diyelim kuruyorsunuz, iyi de... Cümle alemle, hatta bana ters giden herkesle empati kurun, iş yakınınıza gelince, birden tüm ayna nöronların (empatiyi sağlayan beyin hücresi) işlevsiz hale gelsin, iyi mi? Yani ucu sana dokunmayan konularda istediğin kadar empati kurabiliyorsun. Neden? Kolay çünkü sana maliyeti yok. Dünya sorunlarına, çevresel felaketlere kadar inanılmaz duyarlı ol (ergen diliyle 'duyar kas'); ama bir şekilde ucu kendine dokunan konularda empatiyi sözlükten sil, öyle mi? Kablosuz empati yani... Kusura bakmayın ama yerim sizin empatinizi!

Yasal Uyarı: Yayınlanan köşe yazısı/haberin tüm hakları Turkuvaz Medya Grubu’na aittir. Kaynak gösterilse veya habere aktif link verilse dahi köşe yazısı/haberin tamamı ya da bir bölümü kesinlikle kullanılamaz.
Ayrıntılar için lütfen tıklayın.
X
Sitelerimizde reklam ve pazarlama faaliyetlerinin yürütülmesi amaçları ile çerezler kullanılmaktadır.

Bu çerezler, kullanıcıların tarayıcı ve cihazlarını tanımlayarak çalışır.

İnternet sitemizin düzgün çalışması, kişiselleştirilmiş reklam deneyimi, internet sitemizi optimize edebilmemiz, ziyaret tercihlerinizi hatırlayabilmemiz için veri politikasındaki amaçlarla sınırlı ve mevzuata uygun şekilde çerez konumlandırmaktayız.

Bu çerezlere izin vermeniz halinde sizlere özel kişiselleştirilmiş reklamlar sunabilir, sayfalarımızda sizlere daha iyi reklam deneyimi yaşatabiliriz. Bunu yaparken amacımızın size daha iyi reklam bir deneyimi sunmak olduğunu ve sizlere en iyi içerikleri sunabilmek adına elimizden gelen çabayı gösterdiğimizi ve bu noktada, reklamların maliyetlerimizi karşılamak noktasında tek gelir kalemimiz olduğunu sizlere hatırlatmak isteriz.