Şeyma Subaşı'nın 'Sadece Şeyma' isimli anı kitabı çıktığı iki hafta içinde tükenmiş ve kırk bin basılmış diyorlar. Sonra, yerden yere vuruldu genç kadın. O kimmiş de kitap yazacakmış, hayatta ne sıkıntı çekmiş, o kitabın içi boşmuş, alanlar da okumuyormuş, o kitap için kesilen ağaca yazıkmış.
Popüler bir şarkıda da dendiği gibi, miş miş miş miş de mış mış mış...
Emin olun Şeyma hanım da çok üzülüyordu bu lakırdılara... Aksine, cevabını yine bir video ile verdi:
'Herkes beni konuşuyor' buyurdu.
Ben kitabı ne aldım, ne merak ettim, ne de eleştiriyorum. Gerek yok. Bu bir yazar kitabı değil çünkü.
Bir magazin fenomeninin ürünü. Bir merak nesnesi. Restoran da olsa, ayakkabı da olsa tüketilecekti.
Bence çok takılmayın. Yazsın Şeyma...
Zaten birilerine kendi kafasına göre fetva vermek, racon kesmek (eğer o konunun yetkilisi değilseniz) faşist kafanın işaretidir. Ne demek yazmasın? Siz Doğan Hızlan mısınız, Orhan Pamuk musunuz, Orhan Kemal misiniz, kimsiniz pardon?
Kaldı ki, ustalara sorsanız bu konuda yorum bile yapıp insana reklam fırsatı vermezler. Zira hiçbir popüler ürün onların radarına takılmaz.
SAVUNMUYOR ELEŞTİRMİYORUM
Bakın yanlış anlaşılmasın, amacım ne Şeyma'yı savunmak (bu aptalca olurdu çünkü tüm eleştiriler kitabına yarıyor), ne de onun üzerinden prim yapmak... Velhasıl, Şeyma üzerinden yasakçı kafayı teşhir etmek. Kendi üretemeyen kıskançların izini sürmek.
Yani bu konuyu şuradan biliyorum...
İkinci kitabımı yazdığımda bir arkadaşım geldi, kitabımı evirip çevirdi, gözlerini kısarak da baktı. Sonra kalınlığını beğenmemiş olacak ki, şöyle dedi: 'Oohoo, bu kadarını ben bile yazardım.' Ben de ona bakıp hemen cevap verdim. 'Haklısın.
Bu kadarını SEN bile yazardın.' O, cevabımdaki ince nükteyi fark etmiş midir, bilemem ama çevresindekiler anladı. Aradan yıllar geçti. Sekizinci kitabım yeni çıktı, arkadaş hala bir tane yazacak...
Bırakın. Uğraşmayın bu işlerle. Yok efendim, bu yüzden gerçek edebiyatçıların değeri anlaşılmıyormuş.
Yok bee! Şeyma'nın kitabı çok satıldı diye Hakan Günday'a artık teklif mi gelmiyor? Pardon yani... Bence en çok eleştirenler ikiye ayrılır.
İKİ FAYDASI VAR
1. Kitabı herkesten önce almış, meraklı kıskançlar.
2. Mükemmeliyetçiler. Bu kesim, yıllardır bir kitabı olsun istemiştir anacak öyle mükemmeliyetçidir ki kimseyi beğenmediği gibi kendini de beğenmez. Ne zaman eli kaleme gidecek olsa, 'bunca gerçek yazar arasında benim haddim mi?' diye düşünüp geri çekilmiştir. Şimdi Şeyma yazınca da ' Ben bile kendimde bu hakkı görmüyorsam sen kimsin ki?' diye kendine öfkesini Şeyma hanıma yansıtmaktadır.
Bence Subaşı'nın bu kitabının bir işlevi olmuştur. Özellikle kendinde bu hakkı görmeyenler için bir örnek olmuştur. Şeyma'ya kızacağınıza daha iyisini yazın. Hemen, bu gece başlayın. Yazın. Yazmak iyi gelir. Hem sizi, hem toplumu iyileştirir. Eğer böyle bir yeteneğiniz yok da gerçek bir kitapsever, hakiki bir entelektüelseniz, o halde size başka bir görev düşüyor.
Az tanınmış yeni bir yazarın kitabına para verin her ay. Onu satın alın.
Popüler kültür arasında yitip giden o genç yazarlara destek olmanız, Şeyma'ya kızmaktan çok daha fayda sağlar edebiyat camiasına...