Terapi var, terapi var
Öncelikle alanım olmayan bir konuya girdiğim için tüm terapist dostlardan özür dileyerek gireyim konuya ve bu alandaki sınırlı deneyimim artı çokça gözlemim sonucunda vardığım bazı neden sonuç ilişkilerinden bahsedeyim... Bir kere, terapiyi sorgulayacak yetkinlikte değilim. Yine de genel insan davranışları ve sonuçları ve bazı dinamikler hakkında fikir sahibiyim.
Buradan hareketle... Bireysel terapi, uzun bir süreçtir. Uzunluğu, danışanın sıkıntısının derinliği ve yol alma istek ve kararlılığı ölçüsünde değişir. Benim bugün altını çizmek istediğim iki terapi çeşidi, grup terapisi ve çift terapisi...
GRUP TERAPİSİ
Grup terapisi, ilk bakışta ürkütücü görünen bir süreç. Pek çoğumuz bireysel olarak bile terapist koltuğuna uzanıp bir yabancı(!)ya özelimizi açmakta çekince duyarken grup terapisi fikri çok daha ürkütücü gelir. Oysa değildir. Gruba katılımın ilk günü biraz sıkıntılıdır. İnsanlar birbirini tanıdıkça, sıkıntılarının ne kadar da birbirine benzer olduğunu duyunca, yalnız hissetmezler ve daha kolay açılmaya başlarlar. Ayrıca, sadece kendi anlattıklarından değil, birbirlerinin deneyimlerinden de öğrenirler. Böylece zor başlayan süreç, hızlı bir öğrenme ve gelişme süreciyle sona erer. Grup içindeki bireyler, benzerlikleri dolayısıyla tün sosyal statü ve farklılıklarına rağmen birbirlerini aile gibi görmeye başlar.
Böylece burada yeni bir güç ve destek dinamiği gelişir. Amerikan filmlerinde çok gördüğümüz Adsız Alkolikler gibi gruplar da bu dinamiği kullanır, birbirlerine destek verirler.
Bağımlılığın yerine bağlılığı koyarlar.
Zaten tüm bağımlılıkların temelinde, yetersiz kurulmuş bağlılık hissi yatar.
ÇİFT TERAPİSİ
Gelelim ülkemizde de daha yaygın olarak görülmeye başlanan çift terapisine... Sorunlarını kendi başına çözemiyorsa bir üçüncü kişiye gitme düşüncesine çoğu erkek uzak bakar.
Bu bağlamda, çift terapisine genelde kadın önayak olur. Partnerini o zorlar. Ya gidilecek, ya da o ilişki bitecektir. Erkeklerin çoğu, bu tehdit sonucu terapiste gitmeye razı olur.
Ancak kadının (ya da terapiste gitme fikri kiminse onun) ana amacı gerçekten ilişkisini kurtarmak mıdır, yoksa haklı çıkmak mı? Haklılığını eşine bir profesyonel ağzıyla söyleyip egosunu parlatmak mı?
Terapiye gidilmesine önayak olan taraf, öncelikle ilişkisini kurtarma amacındaysa çift terapisinin başarılı olma ihtimali yüksektir. Eğer amaç haklı çıkmak ise, terapistten kendi görüşüne zıt bir görüş duyduğu anda bu süreci sonlandırır. Zaten terapiste zorla giden taraf da ikinci bir sürece asla razı gelmeyecektir.
Sonuçta başarısızlığa uğrayan terapi yoktur. Başarısızlığa mahkum insan stratejileri vardır...
Ayrıntılar için lütfen tıklayın.