Geçtiğimiz günlerde, sokağa çıkma kısıtlamasının devam ettiği günlerde bir şey dikkatimi çekmişti... Herkes evde otururken dev sitelerde yaşayanlar bir arada bulunuyor, özellikle akşamları parti falan yapıyorlardı. O gün iki şey anladım:
1. Evde oturanlar tehlikeyi abartma, dışarıda olanlar ise küçümseme eğilimi gösteriyor.
2. Türk milleti virüse midyeci muamelesi yapıyor.
Şimdi şu 'midyeci muamelesi ' nedir, onu bir açıklayalım. Midye, bizim milletin çoğunun çok sevdiği bir yiyecek ama tehlikeli de. Kolaylıkla mikrop taşıyabiliyor. Canınınız dışarıda midye çektiğinde bir tedirgin olur, vicdan muhasebesine girersiniz.
Seyyar midyeci risklidir çünkü. Öyle olmasına öyledir de bir arkadaşınız midyeciyi tanıdığını söyleyerek rahatlatır sizi. Yıllardır ondan alışveriş yapmaktadır, adam temizdir. Hoş, adamı tanımak midye üretim sürecini tanımakla bir değildir. Birine de o piyango zaten her zaman isabet etmez. Yine de ona güvenmek ister, siparişi verirsiniz. Afiyet olsun!
'Tanıdık' faktörü bizim ülkede çok önemlidir. Sadece tanıdığa güvenme eğilimindeyizdir. Bizim olmasa bile bir tanıdığın tanıdığına... Demek ki kazıklanma, kandırılma korkumuz var. Normalde korkunun bizi koruması gerekir değil mi? Korku, ekstra önlem gerektirir. Ama yoook!
Bu durumda 'tanıdık' bizi, riske sokan şeyin ta kendisi... Dışarıda kendisine birazcık yaklaşanı hastalık korkusundan dövmeye yeltenecek biri bile iş tandığa gelice 'ondan bir şey olmaz' kafasına giriyor. Hele ki aynı sitede oturuyorsa, aileden kabul ediyor. Oysa belirti göstermeyen taşıyıcıların da hastalık bulaştırma riskinin yüzde otuz olduğunu hesaba katmıyor.
Geçen hafta sonu -nitekimsokağa çıkma kısıtı sona erdi. Ben de Çeşme'de bir sitenin önündeki plajda arkadaşıma misafir oldum.
Mümkün olduğu kadar sandalyemi mesafe kurallarına uygun şekilde yerleştirdiysem de site halkının birbirleriyle her zamanki kadar samimi olduğunu gördüm. Nadir bir kaçı dirsekleri yardımıyla 'yeni nesil selamlaşma' hareketini sergilese de yine de gruplar kendi içinde son derece samimi oturuyordu. Sonra bizim gruptaki evli arkadaşlar, sonbaharda çocuklarını okula gönderip göndermeyecekleri üzerine bir tartışmaya başladılar.
Nitekim okullar da hala riskli görülüyordu. Ana babadır, haklıdır.
Ne diyeceksiniz? Herkes evladı için kaygılanır ve sağlık kaygısı, eğitim ihtiyacının çok önünde bir durum... Tamam da tüm bu tartışma yaşanırken arka planda site çocukları birbirleriyle alt alta üst üste şakalaşıyor ve bu hiçbir ailenin dikkatini çekmiyordu. Burada bir kez daha emin oldum ki site çocuğu olursa riskler göze görünmez oluyordu. Yani site kafası herkesi etkiliyordu. Umalım da Covid 19 da sitelere biraz iltimas geçen bir yapı olsun...