• BUGÜNKÜ YENİ ASIR
  • Namaz Vakitleri
  • VavTv Canlı Yayın
Kader algoritması HAKAN URGANCI

Kader algoritması

hakan.urganci@yeniasir.com.tr Tüm yazıları
Giriş Tarihi: 17 Ekim 2020, 19:26

Social Dilemma.Türkçe adıyla, sosyal ikilem. Sosyal medyanın getirdiklerini ve götürdüklerini kıyaslayan bir belgesel. Belgeselde, özellikle kişisel verilerimizin şirketlerle paylaşılması üzerinde duruluyor. Ne de olsa satın aldığınız ürüne para ödemiyorsanız -unutmayın ki- ürün sizsiniz, deniyor. Günümüzün en büyük şirketleri artık veri üreten şirketler ve en büyük ürün bu. Kişisel verileriniz.
Çünkü bunları elde eden için para kazanmanın bir sınırı yok. Tüketici davranışlarını önceden kestirebilen, hatta yönlendirebilen bir yazılıma sahipseniz, Alaaddin'in sihirli lambası sizin bile diyebiliriz.
Bu yazılıma algoritma diyorlar.
Algoritmanın amacı, sizi dev bir reklam panosu olan sosyal medyada mümkün olduğu kadar çok tutmak. Bunu öğrenince ekran sürelerimi kontrol ettim ve adeta şok geçirdim. Kendini bilinçli bir birey zanneden benim sosyal medyada harcadığım süre günde beş saati buluyormuş.

SİZE ÖZEL SAYFALAR
Neyse, algoritma sizi psikolojik yemlerle kancaya çekiyor ve esir ediyor.
Bunun için yem olarak kişisel verilerinizi kullanıyor. Sizi sizden de iyi tanıyan yazılım, tıkladığınız içerikleri ezberliyor ve size her seferinde benzer içerikler sunuyor.
Youtube deneyiminizden bilirsiniz.
Bir hafta kullanın, artık ana sayfanızda sadece ilginizi çeken konular bulacaksınız.
Mesela futboldan hiç hoşlanmayan benim gibi birinin ana sayfasında asla bir futbol videosu çıkarmayacaktır algoritma... Bunun sonucunda ne oluyor?
İlgi alanınızda olan şeyler dışında yeni şeyler öğrenmiyorsunuz. Sadece kendinize benzer insanlarla kendinizi çoğaltıyorsunuz. Fikirleriniz gitgide kemikleşiyor.
Algoritma herkese farklı bir ana sayfa hazırlıyor ve siz hep benzer bilgilerle donanıyorsunuz. Örneğin muhalif bir görüşünüz varsa, alternatif bir şey izlemiyorsunuz. Karşı görüşlere inanamıyorsunuz. Bunlar bu kadar şeyi izlemiyor mu? Nasıl hala aynı görüşü savunabiliyor, diye soruyorsunuz. Evet, izlemiyorlar. İzlemiyorsunuz. Sistem sadece sizin görüşünüzü kemikleştiriyor.
Hatta gizli servisler bu sayede başka ülkelerde toplu hareket ve devrimler bile örgütleyebiliyor.

BENİM BAŞIMA GELİYOR
Şimdi konuyu farklı bir yere getireceğim ister istemez. Geçen gün bir dostumla dertleşiyoruz. Onun hayatı da hep bir takım terslikler ve o tersliklerin sonucunda arkadaşımın sorunları biraz da sert bir şekilde çözmesi üzerine şekilleniyor. O da soruyor: Kardeşim neden böyle şeyler benim başıma geliyor? Ondan sonra da bana 'Sakin ol, şiddet bir çözüm değil' diyorlar. 'İyi de ben bu tip kişilerle başka nasıl başa çıkarım?' Arkadaşımı iyi tanıyorum.
Doğru söylüyor. Hep bu tip kişiler karşısına çıkıyor. O da dinsizin hakkından imansız gelir atasözünden hareketle, sorunu bildiği yoldan çözüyor.
Çözmesine çözüyor da, bu da bir kısır döngü yaratıyor. Pek çoğumuz benzer döngüler yaşamıyor muyuz? Bütün vefasızlar beni buluyor, bütün sahtekarlar beni buluyor, vesaire demiyor muyuz?
Diyoruz. Peki, neden böyle oluyor?

BENZER DENEYİMLER
Aslında herkes bu dünyaya temel bir sorunun yanıtını almak üzere geliyor. Bu yüzden birbirine benzer deneyimler yaşıyor. Bu da onun algısını, gerçekliğini oluşturuyor.
Hatta ancak benzer algıya, deneyime sahip insanlar bir araya gelip dost oluyor. Yani bizi sahip olduğumuz mal mülkten çok, benzer dertler dost kılıyor. Çünkü o zaman kesinlikle aynı deneyim dünyasına ait oluyoruz.
Örneğin gençken bir dönem, kendimi çok şanssız biri olarak düşünürdüm çünkü işlerim hep ters giderdi. Sonra çok becerikli ve şansa inanmayan bir yoldaşım oldu. Onun yanında dura dura şanssızlığıma dair çekirdek inancım yavaş yavaş yok oldu. Demek ki bu kısır döngüler değişebiliyor. Asla bir anda değil! Yavaş yavaş, adım adım. Dünyaya bakışımız ve alışkanlıklarımız da böyle oluşuyor. O zaman düşündüm. Hani bazılarımız 'benim kaderim böyleymiş' diyor ya... Ya kaderimiz aslında algımıza bağlıysa?
Kaderimiz bir yazılım, bir algoritmaysa ve bu algoritma yazılım olarak bizim çekirdek inançlarımızı kullanıyorsa?

Yasal Uyarı: Yayınlanan köşe yazısı/haberin tüm hakları Turkuvaz Medya Grubu’na aittir. Kaynak gösterilse veya habere aktif link verilse dahi köşe yazısı/haberin tamamı ya da bir bölümü kesinlikle kullanılamaz.
Ayrıntılar için lütfen tıklayın.