Hepimiz sevdiklerimize bir şeyler tavsiye ediyor ve hatta bazen ısrarcı oluyoruz. Bana çok iyi geldi diyoruz.
Niyetimiz hep iyi. Paylaşmak istiyoruz, paylaşarak çoğalmak ama küçük bir nüansı atlıyoruz.
O da kurduğumuz cümlede gizli zaten:
Bana çok iyi geldi...
Evet, sana çok iyi geldi ama acaba ona da iyi gelecek mi?
Ne yani o zaman tavsiye etmeyelim mi dediğinizi duyar gibiyim.
O da bu nimetten faydalanmasın mı? Elbette edin ama ısrar etmeyin.
Atı su içmeye götürebilirsin ama susatamazsın. Ata belki suya götürmeden önce tuz yedirebilirsin misal. O zaman at kendi koşar su içmeye...
Ya da tavsiye ettin ama işe yaramadıysa üzülme, bozulma.
Sana iyi gelen senin düzeyindedir de belki ondan iyi geldi.
Hazırdın belli ki o mesajı almaya ya da üslubu tam Şam'a göreydi.
Mesajın sadece içeriği değil veriliş tarzı ve ileten kişi de sana uygun olmalı.
Ancak o zaman işe yarar. Bence doktorun bile seninle aynı dili konuşanı işe yarar.
Ona güvenirsin çünkü ve bu inanç seni iyileştirir.
Şifa yaradandandır, doktor ve ilaç sebep olur sadece.
O yüzden herkese iyi gelen sana iyi gelmeyebilir. Allah dağına göre kar verir.
Ayrıca herkes aynı dilden mi anlıyor?
Belki sana iyi gelen şey iyinin ta kendisi iken bana iyi gelen senin kötü sandığın şeydir. Belki benim ihtiyacım olan nasihat değil musibet, öpücük değil tokattır.
Sen yine benim iyiliğimi düşün ama ben o dersi almam gerekiyorsa kendi meşrebimce alırım zaten.
Proteini illa etten alacak değiliz ya!
Belki bana mercimek lazım...