İzlenesi yabancı gizem dizileri
The Sinner: Üç sezon yayınlanmış olup da her sezonunda ayrı bir karakterin hikayesine yer veren bir yapım.
Aslında polisiye gizem türünde ama yine de alıştığımız tarzda bir kurgusu olmadığını rahatlıkla söyleyebilirim.
Genelde polisiyeler bir ölümle açılır ve biz sonuna dek 'Kim öldürdü?' sorusunun peşinden gideriz.
Sinner, bunun tam tersi bir yol izliyor. Daha ilk bölümden size katili veriyor ve onu dizinin ana karakteri yapıyor. Kalan bölümlerde biz de 'Neden öldürdü?' sorusunun yanıtını arıyoruz. Aslında ilgi çekici bir fikir.
Tek sorun, temposunun biraz düşük olması... 6/10
The Undoing: Başrollerinde iyice yaşlanmış bir Hugh Grant ve estetikten yüzü silikon bir maskeye dönüşmüş Nicole Kidman'ı barındıran mini dizi, yine bir cinayet draması. Temposu hayli iyi olan, şüphenin hiç eksik olmadığı ve sizi sık sık yönünüzü kaybettirecek bir kurgusu var. Sonunda beni sinir etse de başarılı bir yapım. Neden sinir ettiğini söylersem katili açıklamış olurum, hiç girmeyeyim oraya... 7/10
Behind Her Eyes:
Sekreteriyle yasak aşk yaşayan psikiyatrist ve akli dengesi fazla olmayan karısı arasında yaşanan kedi fare oyunu.
Klasik bir gerilim öyküsüne benziyor, değil mi? Üzerine de aşk entrikası.
Hayır! Mini dizi, bundan çok öte bir şey. Mükemmel olmasa da izlenebilir olan dizinin son iki bölümünde şapkanız uçuyor hayretten. Şimdi yapımın öyküsündeki gizem unsuru üzerine ne söylesek bir ipucu vermiş olacağız.
Tadını kaçırmamak için, '6. His filminden beri izlediğim en ters köşe final' demekle yetineyim. 8/10
Your Honor: Başrolünde fenomen dizi Breaking Bad'in deneyimli aktörü Bryan Cranston'un yer aldığı yapım, son dönemin en iyi mini dizisi bence.
İdealist bir yargıç olan kahramanımız, oğlu trafik kazasında şehrin en büyük mafya babasının oğlunu öldürünce, çaresizlikten delilleri karartarak oğlunu korkunç bir sondan kurtarmaya çalışır.
Adalet ve objektiflik konusuna eğilen, iş yakınlarınıza geldiğinde neler yapabileceğinizi sorgulayan, size de sık sık 'Ben masum muyum?' sorusunu sorduran dizi, mükemmel bir gerilim duygusu içeriyor.
Sizi koltuğunuza çiviliyor. Kolaylıkla uyarlanabilecek bu dizinin yerli versiyonunu bekliyorum.
(Lütfen 10 sezon olmasın, başrolünde de Halit Ergenç oynasın.) 9/10
Calls: Son derece sıra dışı bir deneyim! İsmi dizi diye geçiyor ama ilgisi yok. Ortalama 15-20 dakikalık her bölümde ayrı bir konu işleniyor.
İngilizce bilen okurlar, dizi isminin 'telefon aramaları' anlamına geldiğini fark etmişlerdir. Calls, her bölümde sadece bu ortak temayı kullanıyor.
Telefonda birbiriyle görüşen bir grup insanın konuşmalarına şahit oluyorsunuz.
Her ne kadar yönetmeni ve oyuncuları Hollywood kökenli olsa da yapım aslında bir tür Podcast. Ya da bizim deyimimizle radyo tiyatrosu.
Son derece gizemli olayların işlendiği bölümlerde elimizdeki tek görsel unsur, telefon konuşmacıların ses grafiği.
Yönetmen, bu grafikle ilginç şekillerde oynasa da aslında izlenecek bir şey yok ortada. Kalanını hayal gücünüz dolduruyor. Bu manada Calls, bir tür gizem dizisinden öte, yani bir deneysel türe dönüşüyor. 'İzlemediğim şey kalmadı, bir de bunu deneyeyim' diyenlere önerilir.7/10
Ayrıntılar için lütfen tıklayın.