• BUGÜNKÜ YENİ ASIR
  • Namaz Vakitleri
  • VavTv Canlı Yayın
Hocayı sevdin mi? HAKAN URGANCI

Hocayı sevdin mi?

hakan.urganci@yeniasir.com.tr Tüm yazıları
Giriş Tarihi: 17 Eylül 2022, 19:03

Bütün ilişkileri birer eğitim paketi olarak düşün. Bu paketlerin ana amacı seni sana öğretmektir. Kendini bir başkasının aynasında görerek tanıtmaktır. Bu eğitim paketlerinin eşantiyonu aşk ve sevgidir. Paketlerin birçoğunun yanında aşk, hediyesi olarak gelir. Tekrar ediyorum; aşk ve sevgi, paketin amacı değil hediyesidir. Bu yüzden de mecburi değildir ve her paketten çıkmaz. Bazı paketlerde şiddet ve daha kötü şeyler de vardır ama paketin eğitim amacı sabittir ve ilaç acı da olsa hala faydalıdır. Bu yüzden yaşadıklarım boşa gitti diye düşünenler yanılıyor. Derse girdin. Hocayı sevmedin belki tarzı hoşuna gitmedi. Bu dersi keyifle almadın. Yine de o dersi gördün. Boşa gidip gitmemesi, senin mesajı alıp almamanla ilgili. Hocaya hayran olmanla değil...

EN KIYMETLİ PARA
Dünyanın en prestijli para birimi hangisidir? Sterlin mi? Ne de olsa üzerinde güneş batmayan krallığın parası ... Euro mu? Dolar onu geçti değil mi,? Dünyada dolar geçmeyen ülke var mı? Belki bir iki tane var. O halde bunlar değil. Bence dünyanın en kıymetli para birimi her yerde geçendir. Bu öyle bir para birimi ki her ülke, her yaş grubu ona kayıtsız kalamıyor. Çünkü ona koşulları ne olursa olsun, ne kadar zengin olursa olsun ihtiyaç duyuyor... Bu bağlamda ona sahip olan ve onu yerinde kullananlar çok zengin. Çünkü o her kapıyı açıyor. Dünyanın maddi bir varlığı olmayan, her yerde iş yapan ve hiç yer kaplamayan tek parası takdir etmektir. Takdir edilme duygusu o kadar tatmin edicidir ki o olmadan dünyanın tüm parasına sahip kişi bile bir eksiklik duyar. Çünkü dünyadaki tüm uğraş ve başarılar temelde takdir edilmemize hizmet eder. Eğer takdir edilmiyorsak aslen fakir hissederiz. Sizde eksilmeyecek tek kaynağı doğru kullanın. Bu hem zenginliğin hem de mutluluğun anahtarıdır.

BOS BİR SİSE
Otelin sahilinde oturuyorum. Çocuğun biri, elinde plastik bir bardakla oynuyor. Çocukların o geniş hayal gücü için her şey bir oyuncak ne de olsa... Bardağın içini buzla doldurmuş. Kah içiyor, kah aşık gibi bardağa ve içindeki buza bakıyor. Sonra buzu döküp bardağın içine bu kez deniz suyu dolduruyor. Yetmedi çamur dolduruyor... Bunu yaptıktan sonra durup hayranlıkla bir süre eserini izliyor. Sonra yeniden boşaltıp yeni bir oyun icat ediyor. Ben de hipnotize olmuş gibi bu anlamsız görünen oyunu izliyorum. Daha sonra çocuğun koşullanmamış beyninin bilgeliğini seyrettiğimi fark ettim. Henüz daha toplum tarafından sonuna kadar doldurulmamış bir zihnin ne kadar yaratıcı olabildiğini, olaylara ne kadar farklı açılardan bakabildiğini ve bundan ne kadar keyif duyduğunu anladım. Öyle ki bu keyif bana bile yansımıştı. Yaratanın bize verdiği koşullanmamış, açık bir zihnin aynen boş bir bardak gibi işe yaradığını fark ettim. Biz ne kadar kullanabiliyorduk boş bardağımızı? Ne sıklıkta boşaltıp tekrar doldurabiliyorduk? Ezberlerimizden ne sıklıkta vazgeçebiliyorduk? Hazır tatil mevsimi henüz bitmemişken soralım: Tatiller bunun için bir fırsattır. Sizin bardak ne kadar dolu sahi? O kirli suyu boşaltıp yenisini doldurmanın zamanı... gelmedi mi?

Yasal Uyarı: Yayınlanan köşe yazısı/haberin tüm hakları Turkuvaz Medya Grubu’na aittir. Kaynak gösterilse veya habere aktif link verilse dahi köşe yazısı/haberin tamamı ya da bir bölümü kesinlikle kullanılamaz.
Ayrıntılar için lütfen tıklayın.