• BUGÜNKÜ YENİ ASIR
  • Namaz Vakitleri
  • VavTv Canlı Yayın
Aklıma takılanlar HAKAN URGANCI

Aklıma takılanlar

hakan.urganci@yeniasir.com.tr Tüm yazıları
Giriş Tarihi: 24 Şubat 2024, 18:23

"Dünyanın en bencil varlığı çocuktur." Ben değil psikiyatrist dile getiriyor bu savı. Buna primer narsisizm deniyor hatta. Dünyayı anlama ve anlamlandırma sürecinde çocuk benliğini keşfedebilme yolunda saf bir bencillik sürecinden illa ki geçecek, ardından başkalarının varlığı ve hakları konusunda bilgilendirilecektir içinde yaşadığı toplum tarafından. Bu bencillik, kişisel gelişim sektörü tarafından da son yıllarda özellikle köpürtüldü. Çocuklara hep "ne kadar özel" oldukları anlatıldı.
Ruhsal olarak 'incinmiş' yetişkinlere de hatırlatıldı ne kadar 'özel' oldukları...

ÖZEL DEĞİL BENZERSİZİZ
Oysa ki gerçekten özel miydik ve bu kendini fazla özel sanma durumu gerçekçi ve sağlıklı mıydı? Elbette işin bir ifrat/ tefrit noktası var. Çocuklara 'ne kadar özel' oldukları değil, 'ne kadar benzersiz' oldukları anlatılmalı. İnsan olarak özel olmaktan ziyade çok değerli, bir o kadar da benzersiziz. Özel olma zannı, bize bir ayrıcalık hissi tanıyor çünkü. Oysa özel olunacaksa herkes özel. Dolayısıyla benzersiz tanımlaması bizi hem özel kılıyor hem de gereksiz üstünlük hissini kırıyor.

KURTULAMIYORUZ
TV dizilerindeki şiddet çok konuşuldu ve daha da konuşulmaya devam edecek gibi görünüyor. Sektör, gerekçe olarak her zaman içinde bulunduğumuz toplumun gerçeklerini dile getirir ki çoğu zamana bu argüman doğrudur da...
Evet, bu toplum şiddete aşina ve teşnedir çünkü güce saygı duyar. Belki bu eleştiriler doğrultusunda, belki de 'zaitgeist' (zamanın ruhu) gereği, senaryolar son zamanlarda bir farklılık gösterdi. Pek çok dizide gördüğümüz şiddet sahneleri (kadına şiddet içerenler) sanki biraz azaldı.
Ancak azalan şiddetin bizzat kendisi değil. Bu kez de şiddet gösteren kadınların sahnelerini izliyoruz. Misalen kocasına kafa atan bir kadın... Anlaşılan biz bu şiddetten temelli kurtulamayacağız.

VİCDAN VAR NEZAKET YOK
Vicdanlı bir toplumuz ama mesafesiz ve nezaketsiz olabildiğimiz de bir gerçek.
İnceliğe sahip olmayan bir vicdan, anestezisi olmayan bir ameliyathaneye benzer.
Belki de bu yüzden mutluluğumuz hep bir başkasının insafına kalıyor.

FAZLA DÜŞÜNME!
Efkar sözcüğü, fikir sözcüğünün çoğulu olup, fikirler demekmiş. Dilimizde nasıl olup da efkarlı olmanın yani düşüncelere dalmış olmanın mutsuzluk anlamına evrildiğini düşünürken imdadıma Prof. Dr. Nevzat Tarhan yetişti. Nevzat hoca, İngilizce'de bu kavramın 'overthinking' (fazla düşünmek) olarak mevcut olduğunu ve yine benzeri bir depresif ruh haline işaret edebileceğini söyledi.
Demek ki aklın yolu bir..

Yasal Uyarı: Yayınlanan köşe yazısı/haberin tüm hakları Turkuvaz Medya Grubu’na aittir. Kaynak gösterilse veya habere aktif link verilse dahi köşe yazısı/haberin tamamı ya da bir bölümü kesinlikle kullanılamaz.
Ayrıntılar için lütfen tıklayın.